15 Eylül 2014 Pazartesi

KUMANLARIN KÖKENİ - MACARİSTANDAKİ KUMANLARIN ERKEN TARİHİ

http://yunus.hacettepe.edu.tr/~eminey/ceviriler/yilmazcev4.pdf dosyasının html sürümüdür.
G o o g l e taradığı belgelerin otomatik olarak html sürümlerini oluşturur.
Page 1

Kumanların Kökeni
*
Macaristan’daki Kumanların
**
Erken Tarihi
Árpád BERTA
Kumanlar diğer halklardan daha şanslı değiller: Erken tarihleri hakkında çok az kesin
şey söyleyebiliriz. Bunun nedenini Kuman tarihi araştırmacılarının ilgisizliklerinde veya
iyi hazırlanmamışlıklarında arayamayız. P. V. Golubovskiy, J. Marquart, W. Barthold, S.
G. Klyaştornıy, I. Gyárfás, kont G. Kuun, Gy. Németh, K. Czeglédy, Gy. Györffy gibi
değerli oryantalistler, tarihçiler ve dilciler, geçmişte birkaç kez Kumanların erken tarihinin
betimlenmesi konusunda girişimlerde bulundular. Pek çok diğer halkın erken tarihlerinin –
çok şanslı olmayan bir terimle ana tarihlerinin– karanlıkta kalmış parçaları olduğu gibi,
Kumanların durumunda da eksik tarihi kaynaklar sorumludurlar. Yararlanabileceğimiz
kaynaklar sadece mozaik olarak eksik değil, çoğunlukla da çift anlamlıdırlar ve bundan
ötürü çeşitli açıklamalara olanak veriyorlar. Torunları –daha küçük halk topluluklarını
içlerinde eriterek– 11. yy. boyunca bugünkü Güney Rusya ovalarında görünen Kuman
topluluğunun, büyük yolculuklarına ne zaman ve nereden başladıkları konusunda, pek çok
girişime rağmen bugüne kadar kanıtlanabilir bir varsayım doğmamış olmasının nedeni
budur.
Kumanların ana yurdunu, daha önceki yerleşim bölgelerini belirlemeye yönelik
girişimler arasında, literatürde en güçlü olan görüş, Kumanların ana yurdunu Orta Asya’da
bulmak isteyen görüştür. Bu, çalışma hipotezi olarak kullanışlı, fakat hiçbir zaman kesin
olmayan görüşe göre Kumanların ana yurdunun bugünkü Çin topraklarında, Huang-ho
(Sarı Irmak) ırmağının büyük dirseğinde olması mümkündür. Buradan, Moğolca konuşan
Kıtayların –önemli bir Orta Asya halkı– yayılmaları nedeniyle batıya doğru hareket ettiler.
Bu görüşe göre, Orta Asya’da, 10. yy. içinde Kuman etnogenezinin birinci dönemi
sona erdi. Bu dönem içinde Kumanlar, Sarı Uygurları kendi içlerinde erittiler ve Çungarya
kapısı üzerinden Oğuzlar ve Karlukların bölgesine giderken beraberlerinde götürdüler.
Halasi Téka 18, Adatok Kiskunhalas történetéhez, Szerkesztette: Szakál Aurél,
Kiskunhalas 1996: 11-20 (Dipnotlar çevirene aittir).
** Macarcada Kumanlar için Kun adı kullanılıyor.
Emine Yılmaz, “Kumanların Kökeni” (Çeviri), Bir, Türk Dünyası İncelemeleri 9-10, Prof. Dr. Kemal Eraslan
Armağanı, İstanbul 1998: 133-142 (Árpád Berta, “A kunok eredete”, Halasi Téka 18, Adatok Kiskunhalas
történetéhez, Szerkesztette: Szakál Aurél, Kiskunhalas 1996: 11-20).


Oğuzları da önlerinde sürükleyerek Volga’nın doğu kıyılarına ulaştıkları bu batıya
yönelik göç hareketi buradan başlıyor. Uzun ömürlü olmayan kun-sārı konfedarasyonu
burada biçimlenmiştir.
Bu varsayımsal kun-sārı konfedarasyonuna ilişkin iki kanıtı öne sürüyorlar:
1. Kumanların adının yaygın açıklamasını;
2. 12. yy. Arap doğa bilimcilerinden Marwazi’nin şā, onu özetleyen Aufi’nin ise
sārı adında, belki Kumanlarla birleştirilebilecek bir halktan söz edişini. W.
Barthold bilimsel çalışmalarında Orta Çağ bilim adamlarının bilgilerini
benimsedi ve görüşlerini başkaları da kabul ettiler.
Konfederasyonun adının her iki öğesinin de Türkçe ile açıklanabilir olması ve her
iki öğenin de “solgun, açık” anlamlarına gelmesi, ilk bakışta kun-sārı konfederasyonunun
varlığını destekler görünüyor. İyice incelendikten sonra ise her iki ad öğesinin geleneksel
“solgun, açık” açıklamasının başka güçlüklere neden olduğu görülüyor.
Önce kun (Kuman) adının yaygın açıklamasına bakalım. Farklı dillerdeki kaynaklar
Kumanları Kun, Kuman, Polovec [Polovets]Plowci [Plowtsi]Falben, Xartes [Xarteş]
adlarıyla gösteriyorlar. Ad açıklaması bütün bu isimlerin Türkçe bir kub (“açık, solgun”)
renk adına geri götürülebileceğini ve bu Türkçe kökenli adın çevirilerinin aynı anlama
geldiğini gösteriyor (Rusya Polovec [Polovets], Polca Plowci [Plowtsi], Çekçe Plavci
[Plavtsi], Alman yıllıklarında yaşayan Falben, Falwen ve Falawen, Latince Valvi, Falones
ve Ermenice Xartes [Xarteşaynı anlamdadır). Türkçe köken açıklamasının çok zayıf
temeller üzerinde durduğu dikkati çekiyor. Sesbilgisi ve biçimbilgisi güçlüklerinin yanında
anlambilgisi güçlükleri de vardır. “açık, solgun” anlamlı halk adı sadece yabancılardan
kaynaklanan tipik bir takma addır. Hiçbir halk kendine takma ad vermediğinden ve kendini
adlandırmak için takma adını kullanmadığından, bunun gerçek bir ad olduğunu çok zor
kabul edebiliriz.
İkinci bir ad öğesi ile ilgili olarak da benzer sorunlar vardır. sārı gerçekten de
Türkçede “sarı, açık” anlamlarına gelir, fakat sārı sözcüğünün daha eski biçimi sāġ idi ve
sārı ses yapısına sahip bir eski biçim imkansız değilse de başka kanıtlar gerektirir.
kun-sā’nın kimliğinin saptanması sorununu ve kun-sārı konfederasyonu
varsayımını şimdilik açık bilimsel hipotezler arasında gösterebiliriz.
Kun, Kuman halk adının daha az riskli olmayan bir başka açıklaması da biliniyor. Bu
görüş, aralarında, Türk ve Türkmen kelimeleri arasındaki gibi bir ilişki bulunan kun ve
onun –man ekli biçiminin eski bir “insan” anlamlı kelimeye geri götürülebileceği


düşüncesinden hareket ediyor. Buna göre kun halk adı anlam açısından pek çok kişi
tarafından eski Türkçe kun kelimesinin bir türevi olan hun adı ile birleştiriliyor. Gy.
Németh tarafından da uzun süre benimsenmiş olan bu görüş, kun kelimesinin öbür
etimolojisi gibi yeni güçlükler getirdi. Kumanların kumāadını aslında başlıca Rus ve
Bizans kaynakları kullanıyor, fakat Macaristan’daki Latin kaynaklarında onlarla cumani
[kumaniadıyla karşılaşıyoruz. (Aralarındaki büyük biçimsel benzerliğe rağmen
Kumanların kumāadının, bugüne dek Sibirya’daki Oyrot Türklerinin bir boyu tarafından
taşınmış olan kumāndı adı ile bir ilgisi olamayacağını sadece parantez içinde işaret
ediyorum).
Kuman’ların –tarihi kaynaklarda pek de seyrek görünmeyen– bir adları daha vardır:
Kıpçak. Bu ad tarihsel süreç içinde pek çok halk tarafından kullanılmış olan ortak bir addır.
Bu yüzden sürekli olarak belli kaynaklardaki Kıpçak adının gerçekten Kumanlarla mı ilgili
olduğu konusunda başa çıkılamaz bir güçlükle karşılaşılıyor. Kıpçak adı politik ve (siyasal)
güçle ilgili nedenler yüzünden Kumanlara verildi. Kumanlar da bir dönem, 12. yüzyılın
başında Türk ve Türkleşmiş Moğol kökenli kavimlerin katılımı ile Ural bölgesinde
biçimlenmiş olan büyük Kıpçak konfederasyonuna dahildiler. Kıpçak adının kökeni sorunu
çözümlenememiş olmakla birlikte (ne kovukta oturan, ne de öfkeli anlamlarını
onaylayabiliriz), bugüne kadar Türk dilbilim literatüründe Türk dillerinin bir grubunu
adlandırmak için kullanıldı. Belirleyici dilsel özellikleri açısından Kumanların eski
dillerine çok yakın olan Türk dilleri, Kıpçak grubuna dahildirler. Kazakça, Tatarca,
Kırgızca, Karaimce, Kumukça, Nogayca ve Karakalpakça nispeten daha iyi bilinenlerdir.
Şimdi Kumanların tarihine geri dönelim. Kumanları da kendilerine katan Kıpçak
konfederasyonu 10. yüzyıl boyunca Doğu Avrupa ovasında güçlenmişti. Bu konfederasyon
başka halk öğeleriyle ve en önemlisi de Kumanlarla dil açısından ilişkili olan Türk
topluluklarıyla genişledi. Bunların tümünün kimler olduğunu bilmiyoruz. Kanglılar ve
Kimekler konfederasyonunun nispeten daha ünlüleriydiler.
11. yüzyıl ortalarında Kumanlar giderek güçlendiler ve yayılmaya başladılar.
Yayılmaları sırasında, yine bir Türk dilini, fakat başka bir Türk dili grubuna dahil olan bir
Türk dilini konuşan Oğuzları (ūz) Volga’dan doğuya doğru uzanan bölgeden ittiler ve
işgalleriyle Rus prensliklerini gittikçe daha fazla rahatsız ettiler. Göçebe savaş tekniğinin
tüm tipik özelliklerini onlarda görmek mümkündür. Çok fazla akın yaptılar, ufak tefek
çetelerde savaştılar ve çok seyrek olarak büyük, belirli bir savaşa katıldılar. Fakat
savaştıklarında da genellikle yenmiş olarak geri dönüyorlardı. Üç Rus prensliğinin


birleşmiş güçlerini yendikleri 1068 Çernigovsavaşı onların büyük başarıları ile
sonuçlandı. Adım adım Volga’nın batı kıyısına yayıldılar ve Volga ile Dnyeper arasındaki
bölgeyi yavaşça ele geçirdiler. 1070’li yıllarda artık egemenliklerini aşağı Tuna’ya kadar
yaymışlardı ve Peçenek ve Bizanslılarla savaşıyorlardı.
11. yüzyıl sonunda Macaristan için tehlikeli olmaya başlıyorlar. Kral László
2, başarılı
akınlarından dönen Kumanları yeniyor fakat Kumanlar birkaç yıl sonra bu hakaretin öcünü
alıyorlar. Rusların yardımcı güçleri olarak savaşıyor ve Kálmán’ınzırhlı ordusunu
yeniyorlar.
12. yüzyılda Boğdan4
ve Eflak
da egemenlikleri altına giriyor. Deşti Kıpçak olarak
adlandırılan Doğu Avrupa ovasının etnik görünüşü Moğollar zamanında yeniden
biçimleniyor. Bir boylarının adı nedeniyle Tatarlar olarak da adlandırılan ve büyük bir
güçle Doğu Avrupa’yı ele geçirmek için harekete geçen Moğollar, Kumanlarla iki kez
çarpıştılar. 1223’te Moğollar birleşmiş Kuman-Rus ordusunu önemli bir yenilgiye
uğrattılar. Bundan sonra Moğollar, zaferlerinin sağladığı olanaklardan yararlanamayarak iç
siyasi nedenler yüzünden Orta Asya’ya geri döndüler. Böylece Kumanlar Volga’dan
doğuya doğru uzanan bölgeyi kaybettiler (Cengiz’in büyük oğlu Cuçi bu bölgeyi
egemenliği altına aldı) fakat Kıpçak bozkırlarının büyük bir bölümü üzerindeki
egemenlikleri yine de on yıldan fazla sürdü.
Daha sonraki Moğol saldırısı 1237’de gerçekleşti. Moğollar bir dizi Rus şehrini işgal
ettiler ve sonra Kıpçak bozkırını ele geçirmek için ilerlediler. 1238’de Macar kaynaklarının
sık sık Kötöny [Köteńadıyla andıkları Kuman hakanı Köten, yeni bir yenilgiden sonra
önemli miktarda bir Kuman grubuyla birlikte Eflakboyunca geri döndü ve IV. Béla’dan7
Macaristan’a sığınma isteğinde bulundu.
Kiev’in kuzeydoğusunda bir şehir adı. bkz. B. A. Rıbakov, Istoriya SSSR, 1983: 64, 87.
Aziz László, 1077-1095 yılları arasında hüküm sürmüş bulunan Macar kralı [F.
Eckhart, Macaristan Tarihi, Çev. İ. Kafesoğlu, TTK yay., X. Seri, no. 3, Ankara 1949].
1095-1116 yılları arasında hüküm sürmüş bulunan Macar kralı [F. Eckhart,
Macaristan Tarihi, Çev. İ. Kafesoğlu, TTK yay., X. Seri, no. 3, Ankara 1949].
Moldova.
5
Romanya’nın Karpatlar ve Tuna arasındaki bölümü (İng. Wallachia, Mac.
Havasalföld).
bkz. dipnot 7.
1235-1270 yılları arasında hüküm sürmüş bulunan Macar kralı [F. Eckhart,
Macaristan Tarihi, Çev. İ. Kafesoğlu, TTK yay., X. Seri, no. 3, Ankara 1949].


Bu, 1239’da gerçekleşti. Köten 40 bin çadırlık –40 bin ailelik– halkıyla yeni
ülkesinde göründü. Köten’in hareketi tümüyle mantıklı, başka seçeneği bulunmayan bir
davranıştı. Bu, kaçmanın tek yoluydu.
IV. Béla, Kumanları dağınık bir biçimde yerleştirdi. Kuman prenslik ailesini Pest
[Peştbölgesine, saraya yakın bir yere, diğerlerini ise ülkenin ortalarına fakat birbirlerine
yakın olmayan yerlere yerleştirdi.
Köten’in halkının yerleştirilmesi hiç de sorunsuz olmadı. Onları yeni ülkelerinde
kuşkuyla karşıladılar. Göçebeliğe ve şiddet içeren yaşam tarzına alışkın olan Kumanlar,
yerleşik yaşam tarzına alışkın olan Macar insanına güçlükle uyum sağladılar. Onların ekili
alanlarına zarar verdiler. Moğol casusları oldukları ve öncü olarak Moğol akınlarını
hazırladıkları konusunda yaygınlaşan haberler kendilerine karşı duyulan güvensizliği daha
da artırdı. Akın yapan Moğol öncülerinden Macarlara esir düşen askerler arasında
Kumanların sayısının hiç de az olmaması bütün bu yanlış haberleri besledi. 1241’de Köten
karşısında ayaklanmış olan kalabalık bir (Macar) grup Kuman hakanını öldürdü. Bunun
üzerine Kumanlar ülkeden ayrıldılar ve Balkanlarda, Aşağı Tuna bölgesinde yerleştiler. IV.
Béla Moğol baskınından sonra onları geri çağırdı (Moğollar, askeri başarılar elde
etmelerine rağmen, büyük hakanları Öğedey’in ölümü nedeniyle ülkeden ayrıldılar).
Büyük sayılara ulaşan Kumanları Tuna-Tisza [Tisaırmakları arasında, Kőrös
[Kȫröş], Maros [Maroşve Temes [Temeş]8
boyunca yerleştirdiler. Özel bölgelerinde
özgür göçebe yaşamlarını sürdürdüler, eski alışkanlıklarını, giyim biçimlerini korudular.
Ayrıca keçe çadırlarında da yaşayabildiler. Hıristiyanlaşacaklarını da beklemeleri
gerekiyordu ancak bu çok zor gerçekleşti ve Kumanlar eski inançlarını da korumakta ısrar
ettiler.
Kumanların Macaristan’daki tarihlerinin araştırılması konusunda daha fazla
ilerlemeden önce bir parça Kıpçak bozkırına, bugünkü Güney Rusya bölgesine geri
dönelim ve oradaki yaşama, Kumanlarla –en azından dil açısından– ilişkili halklara ve
hepsinden önce bölgenin dilsel koşullarına, Kumanlarla ilgili dillere bir göz atalım.
Kumanlar ve Kıpçaklar 11. yüzyılda ellerine geçirdikleri Güney Rusya ovalarında
daha sonra da yaşamaya devam ettiler. Çünkü onların hepsi değil, ancak bir bölümü
Köten’in Kuman prensliği yönetimi altında Macaristan’a göç etmişti. Burada kalmış olan
grupların tarihi, doğal olarak Macaristan’a göç etmiş olan Kumanların tarihi ile sıkı sıkıya
ilgilidir.
8
Kőrös [Kȫröş], Maros [Maroşve Temes [Temeş], Güney Macaristan’da üç ırmak
adı.


Kıpçak bozkırında kalmış olan Kıpçak topluluğunun önemli bir bölümü kendilerini
fetheden Moğolların isteklerine boyun eğdiler ve Moğol egemenliğini kabul ettiler.
Kendilerine egemen olan Moğollar sayıca daha az idiler ve Kuman-Kıpçak topluluğu
onları asimile etti. 14. yüzyılın. sonuna doğru bölge üstünde yeniden Türk hegemonyası
oluştu.
Bu bölgede konuşulan Türkçe birörnek (homojen) değildi. Kıpçak dillerinin
taşıyıcıları yanında, bir başka dil grubunu, Oğuzcayı konuşanlar da burada çok sayıda
idiler. Fakat çoğunluğun dilinin Kıpçakça, daha doğrusu Kıpçakçanın bir diyalekti olduğu
konusunda şüphe edemeyiz. Kıpçak diyalektlerinin yavaş yavaş farklılaşması burada
başladı ve bütün bunlar bugün çok sayıda Kıpçak dilinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Bugün de yaşayan bu Kıpçak dilleri (Tatarca, Kazakça, Karaimce, Kırgızca vb.) daha
önceki Kuman diline çok yakın olan bir dilden gelişmiş dillerdir. Onların araştırılması
Kuman dilinin daha iyi tanınmasına yardımcı olacaktır. Literatürde, bugünkü Kıpçak
dillerinden hangisinin eski Kuman dilinin doğrudan torunu olduğu konusunda bugüne
kadar süregelen bir tartışma vardır. Bu konuda sık sık Tatarcanın sözü edildi ve son
zamanlarda pek çok kişi Karaimceyi öne sürüyor.
Bu sorunun, bu şekliyle pek iyi bir soru olmadığını düşünüyorum. Bugünkü Kıpçak
dilleri arasında, eski Kuman dilinin doğrudan devamı olan idiomları güçlükle
gösterebiliriz. Bugünkü Kıpçak dillerinin Kuman dilinin eşit ölçüde torunları olduklarını
kabul etmek daha mümkün görünüyor.
Eski Kuman dilinin daha iyi tanınmasında, tarihsel Kıpçak dillerinin araştırılmasının
daha önemli olması mümkündür. Bu açıdan yararlanabileceğimiz birkaç kaynak var. İlk
sırada iç yazılı kaynaklarıifade etmek istiyorum. Macaristan’daki Kuman dili yadigarları
yanında ayrıca dört grup belirlemek mümkündür: 1. Latin yazılı kaynak (CC), Arap harfli
kaynaklar (Memluk yadigarları grubu), 3. Ermenice yazılı kaynaklar, 4. Kiril yazılı kaynak
(Moskova’daki Polovec [Polovetskelime listesi).
Dış yazılı kaynakların10 büyük bir bölümü doğu Slav yadigarlarına bağlanıyor. Eski
Rus yıllıkları ve İgor Savaşı’ndan11 söz eden eski Rusça epik eserler Kıpçak sözcüklerinin
gerçek bir hazinesidir. Bu yazılı kaynaklar, yani bugünkü Kıpçak dilleri, Orta Kıpçakça dil
yadigarları, yabancı dilli kaynaklarda korunmuş olan Kumanca-Kıpçakça sözcükler ve
Kumanların kendi dilleriyle yazılmış olan kaynaklar.
10 Kuman diliyle yazılmamış kaynaklar.
11 Rusların 1185’te Kumanları yendikleri ve adını Rus kinezi İgor’dan alan savaş. bkz. B.
Rıbakov, Istoriya SSSR, 1983: 64, 399 ve K. H. Menges, Vostoçnıye elementı Slove o polku
igoreve”, Leningrad 1979.


deyimler) Kuman dilinin daha iyi tanınmasına yardımcı oluyorlar. Fakat bu,
Macaristan’daki Kuman dili araştırmalarının yerine geçmiyor.
Macaristan’daki Kuman dili araştırmaları eskiden beri Macar Türkolojisinin önemli
bir görevi olmuştur. Burada her şeyden önce Karcag [Kartsag]12 doğumlu Gy. Németh ve
yine kendisi gibi Karcag’lı [Kartsagolan ve 1992’de genç yaşta trajik bir biçimde ölmüş
olan öğrencisi I. M. Kongur’un bilimsel çalışmalarından söz etmek gerekir. İkisi de pek
çok çalışmada Macaristan’daki Kuman dili yadigarları ile ilgilendiler. I. M. Kongur, 48
yıllık yaşamını, bir zamanlar konuşulmuş olan fakat bugün artık sadece dil yadigarlarından
rekonstrüksiyon yoluyla tanınabilen Kuman dilinin araştırılmasına adamıştı. Ölümünden
sonra Karcag’da [Kartsagyayımlanmış olan A kun nyelv magyarországi emlékei13 adlı
doçentlik çalışmasından araştırmalarının sonuçlarını okuyabiliyoruz.
Bu çalışmayı, bugün Macaristan’daki Kuman dilinin en yetkin kaynağı sayabiliriz.
İçinde yer alan bizing atamız kim-sinf kökte sentlensing sening adıng düssün sening
könglüng neçik kim cerse alāy kökte diye başlayan Kuman duası I. M. Kongur tarafından
çözümlenmiş küçük bir tekerlemedir ve bir başka dağınık dil yadigarı örneğidir.
Sonuncular
14 farklı gruplara bölünebilirler. Aralarında Küçük Kumanistan15
ve
Büyük Kumanistan’a16 ait kişi ve yer adları, Küçük Kumanistan ve Büyük Kumanistan
dışında bulunan fakat kesinlikle Kumanlara ait olan eski aile adları, Kumanlar tarafından
verilmiş olan yer adları, suların Kumanca isimleri, Macarcaya uyum sağlamış Kumanca
ödünç sözcükler (bunlar geniş yansımalı standart biçimlerdir) ve Kumancadan alınmış
diyalekt sözcükleri vardır.
Bazı örnekleri bu kategoriler içinde değerlendirmek yanlış olabilir. Kuman kaynaklı
kişi ve aile adları: Agbúra [Agbūra “beyaz deve yavrusu”]Alacs [Alaç “alacalı, benekli”],
Betlen veya Beklen [”beklen!” veya “korun!”]Karakas [Karakas “karakaşlı”]Köszömös
[Kösömöş “istekli”]Szokor [Sokor “şaşı”].
Kuman kökenli yer adları. Bunlar başka türlü açıklanamıyorsa (son çözümlemede)
kişi adı kökenlidirler: Atká[Atkār(Kunhegyes [Kunhed eş]17 sınırında) “yönet,
yönlendir” anlamlı kişi adı ile açıklanabilir; Bajandor [Bayandor(Kisújszállás
12 Macar şehir adı. Karcag [Kartsag“pusztai róka” (bozkır tilkisi), krş. MK ķarsaķ ay.
(Gy. Németh “Karcag”, Magyar Nyelv XVII (9-10): 125-127, 1921).
13 Kuman Dilinin Macaristan’daki Yadigarları.
14 dağınık dil yadigarları
15 Güney Macaristan
16 Doğu Macaristan
17 Macar şehir adı


[Kişūysāllāş]18 sınırında, Túrkeve [Tūrkeve]19 yönünde) daha eski bir kabile veya boy
adından geliyor; boy adının kendisi de Eski Türkçe bay “zengin” kelimesinin türevidir.
Şunlar da benzer biçimde boy adı kaynaklıdırlar: Kunmadaras’ta [Kunmadaraş]20
bulunan
Csalaj-é[Çalay-ėr]Csalají[Çalayįrsınır adı, Karcag^daki [KartsagKulá[Kulān]
veya Kulány [Kulāńsınır parçası adı; Kisújszállá[Kişūysāllāşsınırında bulduğumz
Csivag’da [Çivaghem bir sınır adı hem de bir çay kolu adıdır. Bu da kişi adı kaynaklıdır
ve Kumanca kişi adı Csuvák’ın [Çuvākkökeninin “ışık” anlamlı standart bir kelime
olması mümkündür. Örnekler daha da artırılabilir.
Macarcanın dil yasalarına uymuş olan Kumanca standart sözcükler özel bir sorun
yaratıyorlar. Bilindiği gibi Macarca sık sık Türkçe etkisinde kaldı. Bu etki yurt kurmadan
önceki dönemde başladı, yurt kurma süreci içinde Peçeneklerle, daha sonra Macaristan’a
yerleştirilen Kumanlarla devam etti ve Osmanlı Türklerinin egemenliği döneminde sona
erdi.
Ödünç kelimelerin sınıflandırılması her zaman basit bir iş değildir. Peçenekçe ve
Kumanca ödünç sözcükleri ayırmak özellikle büyük bir sorun oluşturur. Dil ve kültür tarihi
ile ilgili ölçütlerin dikkatle değerlendirilmesi sonucunda bugün Macarcada 30 kadar
standart dile ait sözcüğü Kuman kaynaklı sayabiliyoruz. Ör.: koboz, kobak, bögöly
[bögöy], bicska [bıçka], csődör [çȫdör], kalóz [kalōz], buzogány [buzogāń], csákány
[çākāń], balta, tőzeg [tȫzegve toklyó [tokyō].
Diyalekt sözcükleri olan ve sadece Küçük Kumanistan
21
veya Büyük
Kumanistan’da22 bilinen Kuman kaynaklı sözcükler ayrı bir kategori oluşturuyorlar. Bu
küçük yansımalı sözcükler ödünç kelimeler olarak değil, daha çok Macaristan’da asimile
olmuş Kumanların dilinden bize kalmış Kuman dili yadigarları olarak
değerlendirilebilirler. árkány [ārkāń(at koşulmakta kullanılan ilmikli ip), eskiden standart
dilde bulunan fakat bugün çoğunlukla Kumanistan’da23 bilinen bir diyalekt sözcüğü olan
boza [darıdan veya mısırdan fermantasyonla elde edilen içkibu tip kelimelerdendirler.
Dar alanlı cötkény [tsöt ń “köpek sütü”24bitki adı, Kumanistan’dan25 Alföld’e26
18 Macar şehir adı
19 Macar şehir adı
20 Macar şehir adı
21 bkz. dipnot 17.
22 bkz. dipnot 18.
23 bkz. dipnot 17, 18.
24 Euphorbia, Új magyar tájszótá[Yeni Macarca Diyalekt Sözlüğü], Akadémiai kiadó,
Budapest 1979.


yayılmış olan daku [”kürklü deriden yapılmış kısa giyecek”], kömődörög [kömȫdörög],
kömődreg [kömȫdreg], kőmöndörög [kȫmöndörögyan biçimleri de bulunan kentreg [“at
göğüslüğü”ve ontok [“kumaşın atkısı, örülmüş şey”veya bajca [baytsa “pasaport, izin
belgesi”da böyle kelimelerdendir (Bu son kelime Türkçe değil, Çince kökenlidir fakat
Kumanlar aracılığıyla Macarcaya girmiştir. Bu kelime etimolojik açıdan barca [bartsa]
kelimemizle ilgilidir ancak farklı bir tarihsel gelişimi vardır).
Kumanca ödünç sözcükler, daha doğrusu içeriksel alt yapıları Kumanların uyumlu
sağlama süreçlerini de anlamamıza yardımcı oluyorlar. Kelimelerin büyük bir bölümünün
savaşla ilgili olması (buzogány [buzogāń], csákány [çākāń], balta, bicska [bıçka], nyögér
[ńög r], fakat hayvancılık terminolojisine ilişkin kelimelerin de az olmaması (csődör
[çȫdör], árkány [ārkāń], komondor, tőzeg [tȫzeg], toklyó [tokyō]) tesadüf değildir.
Ödünç kelimelerin ve büyük ölçüde yalnız Kumanistan’da kullanılmış olan diyalekt
sözcüklerinin araştırılması sona ermedi. Bugüne kadar bilinmeyen sözlük öğeleri ortaya
çıkmaktadır. Macaristan’daki Türk dilbiliminin görevi olan bu dilsel verilerin toplanması
–ve bunun Kumanistan’da çok güzel bir geleneği var– bunun için de önemlidir.
Macaristan’a yerleştirilmiş olan Kuman halkının erken tarihi ile ilişkili olarak
önemli bir soruyu kısaca hatırlamamız gerekiyor. Kumanların 11. -13. yüzyıllarda hangi
sosyal koşullar altında yaşadıklarını, Macaristan’a yerleştirilmelerinden sonra bu tipik
göçebe topluluğu çatısının –şaşırtıcı fakat açıkça çok kısa bir sürede– nasıl değiştiğini
tartışmak gerekir.
Kaynaklar –her ne kadar eksik olsalar da– Kumanların Türk tipi bir boy teşkilatı
olduğundan söz ediyorlar. Birkaç Kuman boy adını Kıpçak bozkırından da biliyoruz.
Tokszába [Toksāba], Barák [Barāk], Borcsoglu [Borçogluve Konguroglu bu adlardan
bazılarıdır. Bu adlardan birkaçını daha sonra Macaristan’a yerleştirilmiş olan Kumanlar
arasında da görüyoruz. Bunlardan örneğin Borcsól [Borçōldaha eski Borcsoglu
[BorçogluKuman boy adının kurallı bir türevidir.
Macar tarihi ile ilgili kaynaklarımız yedi Kuman boyunun varlığını gösteriyorlar.
Bugüne kadar ne yazık ki bunların adlarını ve gerçek yerleşim yerlerini belirlemek
başarılamadı. Tuna-Tisza [Tisaarasında konaklamış olan Csertán [Çertān, genellikle
25 bkz. dipnot 17,18.
26 Büyük Macar Ovası.


benimsenmiş olan açıklamaya göre “csuka [çuka]27” anlamına gelen) boy adı. Bu boyun
merkezi Halas [Halaş]28 çevresiydi. Küçük Kumanistan’da Iloncsuk [İlonçuk] “yılancık”]
boy adından söz ediyorlar. Bugünkü Büyük Kumanistan bölgesine yerleşmiş olan Ulas
[Ulaşveya Olas [Olaşboy adı. Bu boy adının asli anlamının “birleşmiş” olması
mümkündür.
Kuman boyları –Kumanların teşkilat yapısı gibi– daha sonra adım adım yerlerini
yeni bir yapıya, Kuman szék’lerine29 kbıraktılar. Kimi Kuman boylarının Kuman
szék’lerine kdeğiştikleri gösterilemediği halde, öyle Kuman szék’leri [
de var ki
etraflarında başka boylar da biliniyor ve öyle szék’ler kde var ki öncesi bilinmiyor.
Biri –kabile tarzında– göçebe, diğeri ise –szék ksistemli– yerleşik iki yaşam tarzının
bir arada bulunduğu bir yapı ilişkisinin tasarlanması oldukça mümkün görünüyor.
Kumanların yeni koşullara, nispeten hızla uyum sağlaması şüphesiz hayatta
kalmalarının bir koşuluydu, fakat onların asimile oluşu, 17. yy. sonuna doğru görülen
başka asimilasyon süreçlerine de büyük ölçüde katkıda bulundu. Kumanlar dillerini
kaybettiler ve çoğunluğu Macarlar içinde eridi. Fakat iz bırakmadan kaybolmadılar.
Bugüne dek Macarların geleneklerini, dillerini, diyalektlerini, kültürlerini zenginleştirdiler.
Bütün bunlardan haberdar olanlar sadece o zamanki yerleşim birimlerinin bugünkü
sakinleri değiller.
Bütün bunlar uzak ülkelerde de, hepsinden önce Türklüğün geçmişi sorunu ile
ilgilenen araştırmacılar tarafından da iyi biliniyor. Bunun için Asya, Avrupa ve
Amerika’da bulunan 26 ülkeden 108 bilim adamının katıldığı ve Haziran 1996’da
Szeged’de düzenlenmiş olan Sürekli Uluslararası Altayistik Kongresi’nin kapanış oturumu
için Kiskunhalas [Kişkunhalaş]30 büyük bir mutlulukla ev sahipliği yaptı. Bu satırların
yazarı –kongre başkanı olarak– oturumun bütün katılanları adına Kiskunhalas yöneticileri
ve bütün halkına nazik konukseverlikleri için teşekkürlerini sunar.
Kaynakça
27 Bir balık adı, Esox lucius, Új magyar tájszótá[Yeni Macarca Diyalekt Sözlüğü],
Akadémiai kiadó, Budapest 1979.
28 Macar yerleşim birimi adı.
29 “taht, orda”. szék]’in özel bir terim olarak kullanılışı için bkz. F. Eckhart,
Macaristan Tarihi, Çev. İ. Kafesoğlu, TTK yay., X. Seri, no. 3, Ankara 1949: 84.
30 Macar şehir adı.


Barthold, W.: 1935 12 Vorlesungen über die Geschichten der Türken Mittelaisens.
Berlin.
Gyárfás I.: 1870-1885, a jász-kunok története. 1-3. Kescskemét-Szolnok.
Györffy Gy.: 1990, A kun és komán népnyelv eredetének kérdéséhez In.: Györffy,
G: a magyarság keleti elemei. Budapest, 200-219.
Kuun G.: 1885, A kúnok nyelvéről és nemzetiségéről: Értekezés a Nyelv-és
Széptudományok köréből. 12. Budapest.
Marquart, J.: 1914, Über das Volkstum der Komanen. In: Bang, W. –Marquart, J.:
Osttürkische Dialektstudien. Göttingen.
Mándoky K. I.: 1993, A kun nyelv magyarorsági emlékei. Karcag.
Németh Gy.: 1953, Kún László nyőgérei: Magyar Nyelv 49. 304-318.
Németh, J.: 1941, Die Volksnamen quman und qun: KCsA. 3. kiegészítő kötet.

Hiç yorum yok: