AVRUPA DA “KUMAN” ADI VERİLEN KUZEY TÜRK’LERİ
Arap: Kıpçak, Rum: Kumanos, Macar: Kun, Rus: Polovets, Alman: Falben adı ile bilir. İslami kaynaklar ise: Kıpçak/ Kıfçak/ Hıfçak diye zikreder. Genellikle, beyaz tenli, sarı saçlı ve mavi gözlüdür.
Batı da bir Kök-Türk kolu olduğu söylenen Kıpçak, Kimek/ Yimek, Kanglı ve Oğuz gibi Türk boyları ile irtibatları vardı.
İslam Dini, 922 de Bulgar Almas Han’ın Müslüman olarak Abbas-oğlu Halife’ye tabi olmasından sonra, bölgedeki Türk boylarının ortak dini haline geldi.
Kara-Hıtay (K’tany) baskını ile, Güney-batı Sibirya da İrtiş ve Ural nehirleri arasındaki yurtlarından, 11. yy da çıkarıldılar. İdil (Volga) üzerinden batıya göçtüler. Özi (Dinyeper) Nehri’ne kadar Kara-Deniz’in kuzeyindeki bozkırlara hakim oldular. Buralar Deşt-i Kıpçak şeklinde kendi isimleriyle anıldı. Bölge de yaşayan Bulgar, Alan, Burtas, Ulah, Mordva ve Hazar aşiret’lerini hakimiyetleri altına aldılar. Rus sınırında yerleşen Kara-kalpak ile savaştılar.
Rus ile, uzun yıllar (1061-1220) süren savaşlar yaptılar. Esir aldıkları slav’ları (köle/ Rus), Kırım da Rum tacirler vasıtası ile Ak-Deniz ülkelerine sattılar.
Bilhassa Rus Knez’leri arasındaki iç-savaş da yardıma çağrılmaları sebebi ile, akınlarını büsbütün arttırdılar. 12. yy boyunca Ruslar ile savaştılar.
Rusların meşhur İgor Destanı, 1185 de Kıpçaklara karşı düzenledikleri ve fakat yenildikleri savaşı konu almaktadır. Beğlik’ler halinde yaşayan Kıpçaklar, çevreyi bu şekilde kontrol altında tutmalarına rağmen, bir Kağanlık kuramadılar.
1222 de Moğollar, Kafkasları Derbent’ten geçerek Kıpçaklar üzerine yürüdüler. Ancak Kıpçak Beğ’leri, Rus Knez’leri ile işbirliği yapıp, Moğolları Kalka Nehri’ne kadar sürdü.
1223 de yapılan Kalka Meydan Muharebesi’nde ise Rus Knez’leri ve Kıpçak Beğ’leri müthiş bir bozguna uğradılar. Birçok Rus köy ve şehri yakılıp yıkıldı.
1236 da Batu Han, batı seferine çıktı. Rusları yendikten sonra İdil ile Özi nehirleri arasındaki bozkırlarda yaşayan Kıpçakları dağıttı (1239). Kıpçaklardan bir kısmı, Özi’nin batısına gidip kitleler halinde Macaristan’a girdiler. Bir kısmı ise, Orda İdil (Volga) sahasına yani Bulgarların yurduna ulaştılar. Bulgarlar, Kıpçaklar ile kaynaşıp Kazan halkını meydana getirdiler.
Batu Han, Macaristan’ı da itaatine aldıktan sonra, ordularını İdil’e kadar çekti ve aşağı İdil boyunda, Altun-Orda ili'ni tuttu (1242).
Yerli Kıpçaklar, işgalci Moğolları, kısa zamanda kültürlerinin etkisi altında erittiler. Altun-Orda bir Türk ili halini aldı. Moğolların sadece adı kaldı. Türkçe konuşup Türkçe yazmaya başladılar. Bilhassa Batu’nun oğlu Berke Han’ın Müslüman olması, Moğollar arasında İslam Dini'nin hızla yayılmasına yol açtı.
Yüzyıllarca, Rusları, Sibirya soğuğuna mahkum eden Kıpçakların hakim olduğu Altun-Orda, Temür Beğ ile giriştiği mücadele sonunda zayıf düştü.
Altun-Orda’nın hakim olduğu bölgelerde, Kazan Hanı (1437-1552) ve Kırım Hanı (1430-1783) egemen oldu. Bu Han’ların nüfusu, Kıpçaklar’dan meydana geliyordu. Kazan da Hanlık kavgaları, Rusları iyice güçlendirdi.
1552 de Korkunç İvan, Kazan’ı yıktı.
1783 de Kırım da, Rusya hakimiyetine girdi. Osman-oğlu'nun zayıf dönemlerini iyi kullanan Rusya, işgal ettikleri bölgelerdeki Cami ve Medrese’leri yakıp yaktı. Birçok Müslüman, Türkiye topraklarına göç etti. Geride kalanlar, Rusların korkunç zulümlerine maruz kaldılar.
1917 Bolşevik ihtilali ve sonrasında Din yasaklandı. Fakat bölgede meskun olan Müslüman halk, benliğini İslam Dini sayesinde korudu.
1990’lara doğru Din serbest bırakılması ile bölgede İslam, eski günlerine kavuşma yolunda hızla ilerlemektedir.
Macaristan ve Romanya gibi ülkelere gidip yerleşen Kıpçaklar, Hıristiyan olarak benliklerini kaybettiler.
12. yy ve sonrasında, Eyyub-oğlu ve Türkiye Devleti’ne satılan Kıpçak çocukları, zaman ile Mısır da Sultan oldular. 1250-1382 yıllarında, Mısır’ı Kıpçak Sultan’lar idare ettiler.
Kıpçaklar, kendilerine mahsus bir lehçe ile konuşurlardı. Macaristan ve Mısır da Kıpçak lehçesinde kitaplar yazmışlardır.
Kırım da ticaret ile uğraşan Kıpçaklar ile irtibat kuran İtalyanlar, Codex Cumanicus adı ile ticareti ilgilendiren bir sözlük hazırladılar. Ayrıca, Alman misyonerleri, bu kitaba Hıristiyanlık yönünden tamamlayan ilahiler kısmını eklediler.
25 Ağustos 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder