27 Ağustos 2009 Perşembe

yarım bir çalışma

http://dikab.azbuz.com/blog/yazi/oku/5000000006451192/kipcaklar-3
bu adreste bi şeyler var


KIPÇAK Türkleri hakkında yapmış olduğum çalışma:
yazan: Harun BOZKURT
alıntı yaparken lütfen kaynak kullanınız
-içindekiler---

BİRİNCİ BÖLÜM sayfa: 3

KIPÇAK(KUMAN)LARIN SİYASİ TARİHİ 3
VE YAYILDIKLARI ALANLAR 3

A-KIPÇAK VE KUMAN KELİMELERİ 3
1-KIPÇAK KELİMESİ 3
2-KUMAN KELİMESİ 3

B-KIPÇAKLARIN MENŞEİ 4
C-KIPÇAKLARIN GÖÇLERİ VE YAYILDIKLARI ALANLAR 5

1-Kıpçak Göçleri Öncesi Asya da Coğrafi Durum 5
2-Karadeniz’in Kuzeyi, Doğu Avrupa ve Balkanlara Kıpçak Göçle 5
3-Kafkaslar’a ve Diğer Bölgelere Kıpçak Göçleri 6

4-Günümüz de Kıpçakların Bulunduğu Yerler 7
a-Türkistan da Kıpçaklar 7
b-İdil- Ural Bölgesinde 7
c-Doğu ve Güney Doğu Avrupada 8
d-Kafkaslar’da 9
e-Anadolu’da 9


D-KIPÇAKLARIN SİYASİ TARİHİ 10

1-Kıpçakların Ortaya Çıkışları 10
2-Kıpçakların Bağımsızlık Meselesi 10
3-Karadeniz in Kuzeyinde ve Kafkaslarda Kıpçakların Komşuları ile İlişkileri 11
a-Hazarlarla Olan İlişkileri 11
b-Peçeneklerle Olan İlişkileri 11
c-Ruslarla Olan İlişkileri 12
e-Moğollarla Olan İlşkileri 14
f-Harezmşahlarla Olan İlişkiler 14

g-Selçuklularla Olan İlişkiler 14


4-Doğu Avrupada ve Balkanlarda Kıpçaklar 15
Macar, Romen ve Bulgarlarla olan İlşkiler 15
a-Macarlarla olan ilşkiler: 15
b- Romenler ile olan ilşkiler: 16
c-Bulgarlar ile olan ilişkiler: 16
5-Altınordu ve Sonrasında Kıpçaklar 16
a-Altınorduda Kıpçaklar 16
b-AltınordununYıkılması Sonrası Oluşan Hanlıklarda Kıpçaklar 17
6-Suriye ve Mısırda Kıpçaklar 17


İKİNCİ BÖLÜM 18

KIPÇAKLARDA KÜLTÜR VE MEDENİYET 18A-KIPÇAKLARIN DİLİ 18
B-KIPÇAK TÜRKÇESİYLE YAZILMIŞ ESERLER 18
C-KIPÇAKLARDA AİLE YAPISI 19
D-KIPÇAKLARDA ÖRF VE ADETLER 19
E-KIPÇAKLARDA SANAT 20
F-KIPÇAKLARDA EKONOMİ 20

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 20

KIPÇAKLARDA DİNİ HAYAT 20

A-TÜRK DİNLERİ ARASINDA KIPÇAKLARIN YERİ 20
1-Tanrı İnancı 20
2-Kutsalları 20
3-İbadetleri 20
4-Ölümle İlgili İnançları 20
B-KIPÇAKLAR VE İSLAMİYET 21
C-KIPÇAKLAR VE HIRİSTİYANLIK 21
D-KIPÇAKLAR VE YAHUDİLİK 21


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 22
KIPÇAKLARA AİT FOTOĞRAFLAR 22
-Kıpçakların Yayılma Alanı M.s. 1200 22
-Kırım ve Çevresinde Kıpçaklar 22
-İgor’un Kıpçaklara karşı yenilgisi.. 23
-Codex - Cumanicus 23
-Baytan- Çabhan Bölgesindeki Kıpçak Mezarları 24
Ukrayna'da Bulunmuş Kıpçaklardan Kalan Balballar 24
KAYNAKÇA 25

BİRİNCİ BÖLÜM
KIPÇAK(KUMAN)LARIN SİYASİ TARİHİ
VE YAYILDIKLARI ALANLAR

A-Kıpçak ve Kuman Kelimeleri
1-KIPÇAK KELİMESİ

Adlarının mana ve menşei ile kavmî terkipleri yıllardır münakaşa edilegelmekte olan Kıpçaklar kaynaklarda başka başka isimler altında zikredilmişlerdir. Bu bakımdan bozkırlı Türk toplulukları arasında istisna teşkil ederler. Kıpçak kelimesi bir Türk kavmi ve bu kavim rehberliği altında kurulan kavimlerin adıdır. Kıpçak kelimesi Kaşgarlı Mahmut un Divan-ü Lügati’t-Türk adlı eserinde Kıvcak şeklinde geçmektedir ve şu anlamlara gelmektedir:
-Türklerden büyük bir bölük,
-Bu bölüğün oturduğu bölge,
-Kaşkar yakınında bir yer adı.
Kıpçak isminin manasının: Öfkeli, birdenbire kızabilen veya hareketli, yerinde duramayan anlamlarına gelebileceği tahmin edilmektedir. Oğuz destanında ise Kıpçak’ın manası: ‘Kıpçak kabuk kelimesinden çıkmıştır. Türk dilinde ise çürümüş ve oyulmuş ağaca derler ’ diye gösterilmektedir. Kıpçak ismi ilk defa Müslüman müellifler tarafından kullanılıştır.


2-KUMAN KELİMESİ

Dilciler Kuman kelimesinin temelinde Türkçe Kuba kelimesinin yatığı görüşündedirler. Kelimenin;’’soluk, solgun,sarımtırak’’gibi anlamları vardır. Onlara Bizanslılar ve Latinler "Kumanos, Kumanoi, Cumanus, Ko- mani", Ruslar "Polovets"ve ‘Kolovts’ , Almanlar ve diğer Batılı milletler "Falben, Falones, Valani, Valwen, Pallidi", Ermeniler "Khartes", Macarlar "Kun-Koman ", İslamlar Kıpçak" (Kıfşak, Khıfçakh) demişlerdir. Ruslar, Almanlar, diğer Batılılar ve Ermeniler tarafından verilen isimler aslında renk (sarı, sarımsı, açık sarı, saman sarısı) ifade eder.


B-Kıpçakların Menşei
Bir iki görüş dışında bütün tarihçiler Kıpçakların bir Türk boyu olduğunda birleşmişlerdir. Kuman-Kıpçakların menşeine dair ilk geniş araştırmayı yapmış olan J. Marquart'ın Kumanları Uzak Doğu'da Amur nehri dolaylarında yaşadığını ileri sürdüğü "Murqa" adlı bir Moğol kavminin "Kun" kabilesine bağlama iddiası, onun kaynaktaki bazı kelimeleri yanlış okuması (Arapça "fırka" sözünü kavim adı sanarak "Murqa" dolayısıyla kabul edilmemiştir. "Kun" isminin, yine bir Moğol-Tibet karışımı olan T'u-yü-Hun kavim adından kısaltma olabileceğine dair G. Haloun'un düşüncesi de ikna edici görünmemiştir.
Çünkü beyaz ırkın seçkin vasıflarını taşıyan Kumanların çehrelerinde ve bedenî yapılarında hiçbir Moğol çizgisi bulunmadığından başka, Kuman-Kıpçak dilinde de Moğolca unsurlara rastlanmamaktadır. Fakat Kumanların ırkî özellikleri bazı araştırıcıları, onlarla Arî'ler (Hind-Avrupalılar) arasında ilgi kurmağa sevk etmiştir. Gerek soy, gerek kültür bakımından Türk'ü Moğol'dan pek ayıramadıkları bilinen ve aralarında J. Marquart, P. Pelliot, W. Barthold, D. Rassovsky vb.'nın da bulunduğu Batılı bilginler, Türkler'e ait saymadıkları Kuman tipinin nihayet Moğol bölgesinde Türkleşmiş bir Hind-Avrupalı kavimden ileri gelebileceği üzerinde durmuşlardır.
Hatta Rus Grum-Grzimajlo Çin'in kuzeyinde böyle bir topluluğun yaşadığını keşfetmek iddiasında bulunmuştur. Buna karşılık, M.Ö. 2. yüzyıl da Tanrı Dağları'nın kuzey yamaçları ile Isık Göl dolaylarında oturan ve başbuğları "Kun-mo" veya "Kun-mi" (Kun-beğ, Kun-bî) diye anılan Hun soyuna ve kültürüne mensup ve Türklere mahsus bir kurt efsanesine sahip ve milattan sonraları da varlıklarını sürdüren Wu-sun (veya U-sun) kavminin Çin kayıtlarında (Hun devri) "kırmızı saçlı (kumral), mavi-yeşil gözlü olduğu belirtilmiştir.
Aslında Batı Gök-Türk topluluklarından olan Kıpçak kütlesi, eski Çik'lerin 10. asırdaki devamı olduğu anlaşılan, İrtiş boylarındaki Kimeklerden İşim-Tobol vadilerinde oturan bir kol idi.14. asır bilginleri Kıpçakların doğu ulusunun 16 büyük boydan oluştuğunu belirtirler. Kıpçakların batı birliğinin ise on bir boydan oluştuğu belirtilir. Kaşgarlı, Yimek (İmek) kavminden ve bu kavim Kıpçakların büyüğü sayıldığı halde Kıpçakların kendilerini ayrı tuttuklarından bahseder. Bundan, Marquart'a göre, o sırada (11. asrın son yarısı) ikili federasyon (Kimek=İki Yimek) halinde yaşayan Kimekler de idareciliğin Kıpçak kolunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu iktidar değişikliği herhalde asrın başlarında vukua gelmiş ve Kıpçaklar Balkaş'tan İrtiç'e kadar hakim bulundukları sırada güneyden Kun (Kuman) Sarıların gelmesi ile daha da kuvvet kazanarak, bu sefer hep birlikte (ihtimal doğudan K'i-tan baskısı veya daha ziyade yer ve otlak darlığı sebebi ile) Volga üzerinden batıya yönelmişler ve sonra, önlerindeki Uz kütlesinin 1048'de Balkanlar'a çekilmesi üzerine, Güney Rusya sahasına intikal etmişlerdir.

C-Kıpçakların Göçleri ve Yayıldıkları Alanlar

1-Kıpçak Göçleri Öncesi Asya da Coğrafi Durum

Kıpçakların göçlerinden önce yaşadıkları yer olan iç Asya’nın etnognafik yapısı bakımından en tatmin edici bilgiye Czegledy ulaşmıştır. Son araştırmalara göre durum şöyle görünmektedir: (Kumanların batıya göçünden önce) Orta Asya'da İtil-Seyhun-İrtiş arasında Oğuzlar ; Tobol, İşim çevresinde Kıpçaklar buradan Altaylar'a doğru Kimekler; Isık Göl etrafında Karluklar bulunuyor daha doğuda Nanşan bölgesinde Sarı-Uygurlar yer alıyordu. Huang-ho dirseği dolaylarında Nesturî (Hıristiyan) Öngüt'ler vardı. İşte bu sıralarda Kunlar da bu civarda bir yerde yaşamakta idiler.


2-Karadeniz’in Kuzeyi, Doğu Avrupa ve Balkanlara Kıpçak Göçleri

Kıpçakların ana yurtlarını terk ederek Batıya doğru göç etmeleri 10. yüzyılın başlarında Çinin kuzeyinde kurulan Kıtay(hitay) devletinin genişlemesi ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Kitaylar siyasi olarak güçlenip büyüdükçe bazı Türk topluluklarını batıya doğru göçe zorlamışlardır.Bu zorlama neticesinde Kıpçaklarda göç etmek zorunda kalmışlardır.Kıpçakların bir kısmı otuz yıl gibi bir sürede İrtiş boyundan Uralları aşarak Kama-İdil sahasına sokulmuşlardır.Böylelikle Kama Bulgarları ile karışmaya başlamışlardır.Kıpçaklar Peçenek ve Uzlardan boşalan yerleri de işgal ederek kuzey Kafkaslara Kuban boyuna, Aşağı Don boyuna ve oradan’da Özi istikametine gitmişlerdir.Önlerindeki Uzların 1048 de Balkanlara çekilmesi üzerine Kıpçakların Güney Rusya sahasına indiği ve bu suretle Rus kaynaklarında ilk defa zikrediliş tarihleride bu yıllara rastlar.
Kıpçaklar Moğol istilasına kadar bir buçuk asırdan fazla bir süre karadenizin kuzeyindeki topraklara hükmetmişlerdir.Balkan ve Rus tarihinde önemli izler bırakmışlardır.Kıpçaklar 1080 li yıllarda hakimiyetlerini Don-Donyester ağırlık merkezi olmak üzere Balkaş gölü –Talas havalisinden tuna ağzına kadar yaymışlardı.Kıpçak sahası o zamandan itibaren İslam kaynaklarında Deşt-i Kıpçak adını almıştır. Batı kaynaklarında ise Comania(komanya)şeklinde anılmıştır.Kıpçaklar üzerine çalışmaları olan Rassovsky ye göre Kıpçaklar aksu nehrinden batıya doğru gitmişler 12. asrın ortasından itibaren Tunaya doğru giderek oradaki yerli halkı rahatsız etmeye başlamışlar ve Tuna boylarına yerleşmişlerdir.Sonra Macar topraklarına taarruzlarda bulunmuşlardır. Nüfuslarının yaklaşık olarak birkaç milyon olduğu rivayet edilmektedir.



3-Kafkaslar’a ve Diğer Bölgelere Kıpçak Göçleri

Don ve Kuban dolaylarındaki Kuman(Kıpçak)'ların Gürcülerle yakın münasebetleri olmuş, bu vesile ile Kumanlar Kafkaslar'ın güneyine geçmişlerdir. Gürcü kıralı Bagratlı David II (1088-1125) Büyük Selçuklu împaratorluğunun en kudretli çağına tesadüf eden hükümdarlığının başlarında, İslam-Türk baskısına karşı durabilmek ve mümkün olduğu takdirde Abhaza ülkesini ve Borçalı Gürcü bölgelerini Selçuklulardan geri almak için, aralarında yavaş yavaş hıristiyanlığın yayılmakta olduğu Kıpçaklardan kendine en yakın birlik ile temas kurarak askerî destek sağlamağa çalışmış; onlardan aldığı yardımlarla güney yönünde bazı harekatta bulunmuş (1109-1110'da) ve güzelliği ile meşhur bir Kıpçak prensesi ile evlenmişti. Bu kız, başbuğ Saruhan'ın torunu ve onun yaşlılığı dolayısıyla yerine başbuğluğa getirilen oğlu Atrak’ın kızı idi. Atrak da kralın daveti üzerine kendine baglı kalabalık kütlelerle (40 bin aile) Gürcistan'a gitti (1118. îlk büyük göç).Bu ilk göçte gelen Kıpçaklar Kartliye yerleşmişlerdir. Bu Kuman-Kıpçak kütleleri Çoruh, Kür dolaylarını "görülmemiş bir kudret ve genişlikle canlandırdılar".
1118 Yılında Davit Kıpçaklarla kavgalı bulunan ve onlara Kafkas geçitlerinden yol vermeyen Alanları (Osetyalı)ları yola getirdi. Kalelerini ele geçirdi. Kıpçaklar’dan temin ettiği 45.000 aileyi bu geçitlerden aşırıp Gürcistan’a getirdi. Onlara toprak ve başka mülkler dağıttı. Askerlik hizmetleri için gerekli araç, gereç ve silahlarla donattı. Yani bu Kıpçakları sıkı bir askeri eğitime tabi tuttu. İki yıl sonra Gürcistan artık iyi yetişmiş 40.000 kişilik süvari ordusuna sahip bir ülke haline geldi.
Selçuklulara bağlı Müslüman emirlikleri idarelerine aldılar ve sayısı 40 bin tahmin edilen bir süvari ordusu ile Şirvan'a, Azerbaycan'a seferler yaptılar. Kral Giorgi III (1156-1184) zamanında Gürcü askerî gücünü meydana getiren Kıpçaklar 1177'de, asî ordu kumandanı İvane Orbelian'dan, kralı himaye etmek suretiyle başkumandanlığı devralan ünlü başbuğ Kubasar ile büsbütün hakim duruma geldiler. Devlet adamı Kutlu Arslan gibi Kıpçak beylerinin idaresinde başlayan anası tarafından Kıpçak güzel kraliçe Thamara (1184-1213) devrinde Gürcü devleti, kuzeyden Kıpçaklar başbuğunun kardeşi Sevinç idaresinde yeni kütlelerin ülkeye gelmesi ile de (ikinci büyük göç: "Yeni Kıpçaklar" askerî, siyasî alanda, tarihinin en parlak çağını yaşadı. Bugün Kür, Çoruh ve Çıldır gölü havalisinde Kıpçak Türkçesine yakın bir dil konuşan ahalinin, buraya o tarihlerde gelen Kuman-Kıpçak kütleleriyle yakın ilgisi olduğu, bölge halk edebiyatında bazı motiflerin o devir hatıralarını taşıdığı bildirilmektedir. Selçuklu çağının tanınmış şahsiyetlerinden, Azerbaycan Atabeyliği (1146-1225)'nin kurucusu, İl-Deniz de Kafkaslar'dan gelmiş bir Kıpçak Türkü idi.
13. yüzyılda zorlaşan hayat şartları ve yaygın hastalıklar neticesinde ve İslavlarında etkisiyle Kıpçaklar eski geleneklere uyarak sağlıklı ve güçlü çocuklarını para karşılığında satmışlardır. Bu satışlar sonucunda Kıpçaklar köle tacirlerinin eliyle Hindistan, Suriye ve Mısıra da gitmişlerdir.Bu gidişlerde Deşt-i Kıpçaktan alınan çocuklar Sivas üzerinden Suriye ve Mısıra satılmışlardır.

Hiç yorum yok: