KAYBOLUŞU ÜZERİNE BİR İNCELEME
Umut ÜREN
Kıpçaklar ile alakalandırılan bu boy hakkında bilgiler sunan Kaşgarlı Mahmud, Kıpçakların kendilerini farklı bir isim ile adlandırdıklarından bahsederek, Kıpçaklar ile Yimekleri farklı boylar olarak listelemiştir.
Bunun haricinde, Kaşgarlı, Kıpçaklar ile yakın olarak görülen Yimek ve Başkurtların
konuşmalarının birbirlerininkine benzemediğinden bahseder. Kimeklerin konuştukları dil hakkında bir başka kayıt da İstahri’ye aittir. İstahrî, Dokuz Oğuz, Kırgız, Kıpçak, Oğuz ve Kimeklerin hepsinin ortak bir dil ile anlaştığından bahsetmektedir.
Kıpçaklara, özellikle VIII. yüzyıl ortalarına ait runik yazılarda rastlanmaktadır. Bu boyla ilgili önemli bilgiler ihtiva eden İbn Hurdazbih’in eserinde, Kıpçaklar, Kimeklerden ayrı bir kavim olarak gösterilmiştir. Yine Kıpçaklar, Hudûdü’l Âlem’de de, Kimeklerden ayrılmış bir halk olarak anılmaktadır.
Vaktiyle, Kimek yerleşim sahasının batı taraflarında bulunan Kıpçaklar,
Kimek idaresine bağlı bulunmuşlardı, kaynaklardaki ifadelerden bunların
başlarına yönetici olacak reislerinin atanmasının Kimek Başbuğlarının eliyle
olduğu anlaşılmaktadır.3 Genellikle Kimek / Kimäk biçiminde rastlanan budun
adına ise özellikle IX. ve X. yüzyıllarda Arapça ve Farsça yazılmış tarih eserleri
ile coğrafya kitaplarında rastlanmaktadır. İbn Hurdazbih’in kayıtları, Onların
VIII. yüzyıldan itibaren bu bölgede tarihin işleyişine yön veren dinamik
kavimlerden biri olduğunu düşündürmektedir.4
VIII. yüzyıl ve IX. yüzyılın ikinci yarısında vuku bulan olaylar sırasında
Kimekler, Orta İrtiş bölgesinden Cungar sahasına kadarki alana yerleşmiş
olmalıdırlar. Zira bu tarihlerde Arap ve Fars yazarları bölgeye yaptıkları
seyahatler dolayısıyla Kimeklerin adından sıklıkla söz ederler.
1 M.F. Köprülü, Early Mystics in Turkish Literature, tra. G. Leiser- R. Dankoff, 2006 s. 155:
“Yemek, Türklerin bir boyudur, biz bunları Kıpçak olarak görürüz, fakat Kıpçak Türkleri
kendilerini farklı bir kısım olarak sayarlar.”
2 Victor H. Mair, “Contact and Exchange in the Ancient World” (2006), Peter B. Golden, “Some
Thoughs on the Origins of the Turks and Shaping of the Turkic Peoples,” s. 146.
3“Kıpçaklar Kimeklerden daha korkaktırlar, başkanları Kimekler adına tayin olunur…” Ramazan
Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, TTK, Ankara 2001, s. 68.
4 İbn Hurdazbih Onları Dokuz Oğuzların soluna yerleştirerek, Karluk, Oğuz, Çakır, Peçenek,
Türgiş, Azkiş, Kıpçak ve Kırgızı içeren bir Türk topluluğu olarak görür. Peter Golden, “Kimek
ve Yemekler” Türkler, II, s. 757. Ayrıca; yine İbn Hurdazbih ve Hudud’daki kayıtlar
paralelinde Kıpçakların, Kimek konfedarasyonu içerisinde bulunduklarına dair bkz: Denis
Sinor, “Early Inner Asia”, Cambridge 1990, s. 278.
Kimeklerin Orta Asya’da Ortaya Çıkışı ve Kayboluşu Üzerine Bir İnceleme
Artık Karlukların İslamiyet’i kabul ettikleri tarihlere gelindiğinde ise; Siri
Derya’nın kuzey sahasında meskun olan Kangar-Peçenek kabilesi ile
Karlukların arasında ve özellikle İrtiş nehri sahillerinde yaşamlarını devam
ettiriyorlardı. Bu tarihlerde de Kıpçaklar, Onların batı kolunu teşkil ediyorlardı.5
IX. yüzyıl sonları ve X. yüzyıl başlarına gelindiği vakit kaynaklarda “Tutughı”
şeklinde geçen bir yöneticiye bağlı olarak karşımıza çıkan Kimekler hakkında
malumat veren Hudûdü’l Âlem’de bu sefer onların başındaki kimseye “Hakan”
dendiği görülecektir.6 X. yüzyıl ortalarına doğru da başlarında ki yönetici artık
“Kağan” ünvanını kullanır olmuştu.7 Yine Kimekler hakkında oldukça önemli
haberlerin kaynağı olan Gerdizi, Kimek Melikinin “Yabgu” ünvanını
taşıdığından bahseder.8
İbn Fadlan ise “Oğuzlar, Dokuz Oğuzlar ve Kimekler Türk Kavimlerinin en güçlüleridir ve onların her birinin başında birer hükümdarı vardır”9
demekle Kimeklerin zamanla güçlü bir boy haline geldiğini,
başlarında bulunan reislerin de bu büyümeye bağlı olarak hiyerarşik rütbesi
daha yüksek ünvanlar kullanmaya başladığını göstermektedir.
Kimek Kökenine Dair Efsane
Kimeklerin kökenlerine dair oldukça enteresan bilgileri edindiğimiz Gerdizi’de
kayıtlı olan destansı habere göre; Tatarların reisinin ölümü üzerine geride kalan
iki oğlundan büyük olanı idareyi ele alınca ağabeyini kıskanan Şad / Şed
sevdiği köle kız ile birlikte büyük bir ırmağın kıyısına sığınmıştır.10 Otu ve av
hayvanları bol olan bu sahaya bir müddet sonra Tatarlardan yedi kişi daha
gelerek O’nun hizmetine girmiştir. Bu yeni gelenlerle beraber Kimek Birliği
yedi boydan oluşan bir organizasyon haline gelecektir. Bu şekilde Kimek
birliğinin yedi boyda oluştuğunu bildiren Gerdizi şu boy isimlerini verir: (iymy),
(iymak), (ttar), (blândr), (khfcag), (ıngâz), (ijlad).11
5 M.I. Artamanov, Hazar Tarihi-Türkler, Yahudiler, Ruslar, çev. Ahsen Batur, İstanbul 2004, s.
316.
6 IX. ve X. yüzyıl Müslüman eserlerinde “tutugh” totog > Çince Tu-tu, Orta Çin Tou-tok, askeri
yöneticidir.” Alıntı; Golden, a.g.m., s.758
7 David Christian, “A History of Russia, Central Asia and Mongolia,” vol. 1, (1998), s. 354.
8 Faruk Sümer, “Kimek” DİA, s. 25.
9 Bulat Kumekov, “Kimekler” Türkler, II, çev. D. Moldabayeva, s.768.
10 A. De Weese Devin, “Islamization and native religion in the Golden Horde,” Baba Tükles and
conversion to Islam in historical and epic tradition, (1994, Penn State Press), s. 494.
11 Róna-Tas András, “Hungarians and Europe in The Early Middle Ages,” 1999, s. 234.
Umut Üren
Görüldüğü gibi bu isimlerden yalnızca Tatar ve Qifçhag isimleri açıktır.
Ymak biçiminin Yimek/ Yemek olabilmesi muhtemeldir.12 Blandr yazımını ise
Barthold, Bayındır olarak okumak istemektedir. Golden bunun bir Oğuz boyu
olan Bayındır ismi ile yakınlaştırılmasından kaçınır. Faruk Sümer’in görüşü de
bu doğrultudadır.13 Kumekov ise bunu hem Bayındır hem de Bayat-Bayırgu ile
ilişkilendirmeye çalışmıştır. Hudûdü’l Âlem ve İdrisî’ye göre ise Kimek
oluşumunun temelinde 12 tane kavim vardı. Hudûd’da verilen bilgiler Kağan
ünvanını taşıyan Kimek reisine bağlı 11 boydan bahsetmektedir.14 Bunlardan
başka Kimek birliği içerisinde Kumanların da olduğu söylenir. IX. yüzyıl ve X.
yüzyıla ait bazı yazılı kaynaklarda Kumanlar, Batı Kazakistan’da yaşayan
Kıpçak ve Kimek birlikleri ile beraber anılmaktaydı.
Kimeklerin Kökenlerine Dair Görüşler
Kimeklerin, Moğol, Türk veya bölgeye değişik zamanlarda gelen diğer Orta
Asya halklarının karışımından türemiş olduğu gibi görüşler öne sürülmüştür.
Kimekler hakkında fikirlerini beyan eden bir çok alim, budun adından hareket
ederek farklı çözüm önerileri sunmuştur.
Strabon, Ptolemaus, Plinus Secundus, Pompeus Mela gibi erken dönem
kaynaklarında Batı Türkistan sahasında varlığından söz edilen kavimlerin
birçoğu Türkler ile alakalandırılabilmektedir. Bu bağlamda hareket eden Zeki
Velidi Togan, adı geçen kaynaklardaki Camac isminin Kemak=Kimak
olabileceğini belirtmiştir. 15 Josef Marquart, Kimekleri, Tatarların, Türkleşmiş
bir topluluğu olarak görme eğilimindedir. 16 Kimek topluluğunun Kıpçak ve
Emek uruğlarından meydana geldiğini, İki Emek den hareketle Kimek Budun
adına ulaşılabileceğini bildiren Marquart’ın bu tezi Barthold tarafından destek
görmemektedir.17 Omeljan Pritsak, Kimeklerin, Çin kaynaklarında K’u-mo Hsi
denilen bir Sien-pi topluluğundan türediğini belirtir. Pritsak, Altayca
12 Golden, bu ismin İmek’i temsil etmesinin mümkün olabileceğini söyler. Ayrıca eğer
bozulmamış hali bu ise, bunun Eymak, Öymäk, Üymäk haliyle okunması da mümkündür.
13 Golden, a.g.m., s. 758.
14 Sümer, a.g.m., s. 25. Ayrıca Hudud’ül Alem’deki Kimek ülkesini tarifinde bahsedilen on bir
valinin hakimiyetlerinin, miras yoluyla oğullarına geçtiği kaydedilmiştir. Şeşen, a.g.e., s. 67.
15 Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, 3. Baskı, İstanbul 1981, s. 41. Ayrıca; Togan,
a.g.e., s. 159, Camacae=Kimak.
16 Golden, a.g.m., s. 759.
17 Vasili V. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Yay. Haz. İsmail Aka-Kazım
Yaşar Kopraman, Ankara 2004, s. 93.
Kimeklerin Orta Asya’da Ortaya Çıkışı ve Kayboluşu Üzerine Bir İnceleme
Quamagh’dan hareketle bir Kimek biçimini yakalamaya çalışmıştır. 18
Birûni’nin kullanmış olduğu Kümek tabiri meseleyi daha karışık bir hale
getirmeye yetmiştir. Bu yeni söyleyiş biçimi karşısında Golden, Orta
Kıpçakçada ü>i geçişinin ya da i>ü kaymasının çok nadir biçimde
görülebileceği izahını yapmaktadır. Kazak tarihçi Bulat Kumekov ise Çin
kaynaklarında geçen Yen-mo, İ yen-mo’dan yemek sonucuna varılabileceği
kanaatindedir. 19 Yemek adını Çin kaynaklarında VII. yüzyılda Batı Türk
yurdunda cereyan eden olaylarla ilgili olarak anılan ‘İyenmo’ kavim adı ile
alakalandırmak istemiştir. Söz konusu topluluk Kuzeybatı Moğolistan’ın Kobdo
bölgesinde VIII. yüzyılda yaşamıştır.
VII. yüzyıl ortalarında Kuzey Altay Dağlarına ve İrtiş taraflarına göç
eden kavmin güçlenmesi, Batı Göktürk Devletinin tarih sahnesinden
çekilmesinden sonra olmuştur. Ahizjanov, Kimeklerin VIII. yüzyıl sonu ve IX.
yüzyıl başlarında safhalar halinde batıya doğru göç etmeye başladığını tahmin
etmektedir. Uygur Devletinin çöküşü ile hemen hemen aynı devirlerde baş
gösteren salgın hastalık ve kuraklıkların Onları Batıya yöneltmiş olabileceği
düşüncesindedir. Toru Senga, Yen-mo’nun Kimek ile özdeşleştirilmesini kabul
etmekle birlikte bunları Kemçik Nehrinin güneyinde Kobdo’ya doğru bir
bölgeye yerleştirmektedir.
Kimek Yurdu
Kavmin asıl yurdu, Yukarı İrtiş boyları ile bu bölgeyi çevreleyen araziyi
içeriyordu. IX. ve X. yüzyıllarda göçer hayatlarını devam ettiren Kimeklerin
Yemekiyye, Ymekiye olarak anılan bir başşehirlerinin olduğu söylenmektedir.
VIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren güney istikametinde ilerleyen
Kimekler, Karlukların topraklarına doğru yayılmaya başlamışlardı.20 X. yüzyılın
başlarında, bazı Kimek toplulukları, güneydoğuya Yedisu bölgesine doğru
geçerek Tokuz Oğuzlar ile komşu olmuşlardı. X. yüzyıl başlarında Oğuz ve
Kıpçaklar ile birlikte gördüğümüz Kimekler, Aral ve Hazar Denizi civarında
bulunmuşlardır. İstahrî’nin bilgilerine bakılacak olursa Kimekler Aral
Denizi’nin kuzey ve kuzey batı bölgelerinde meskun idiler. Arap coğrafyacı
Mes’ûdî, Emba ve Yayık Nehirleri arasındaki bölgeyi Kimek gruplarının göç
sahası olarak göstermektedir. Yine Onların Yayık civarına doğru göç ettikleri
hususunda Hudud’ül Alemde’de bazı kayıtlar mevcuttur. X. yüzyılın ikinci
yarısına gelindiği vakit, Makdisî gibi bazı Arap yazarlar, Kimek ve Kıpçak
kavimlerinden bir kısmının Müslümanların iskan ettikleri, Türkistan sahasına
yakın bölgelere geldiklerini kaydetmişlerdir.
Kimek Etnik Adının Kayboluşu
Kimekler, X. yüzyıl sonları ve XI. yüzyıl başlarında iyice zayıflamış, içeride
güçlenen Kıpçakların hareketleri, dışarıda ise X. yüzyıl başlarında vuku bulan
Orta Asya göçleri sebebiyle, gittikçe zor anlar yaşamaya başlamışlardır. 916
yılında Çin’in kuzeyinde Lia’o Devleti kurulunca, kuzeybatı Çin yani
Ordos’daki Kunlar, Tarbagatay havalisine gelerek Kimekleri batıya doğru
itmişlerdi. XI. yüzyıla gelindiği vakit, Kimek adı zikredilmez olmuş, Kıpçaklar
daha güçlü bir kavim olarak adlarından söz ettirmeye başlamışlardı. 21 Söz
konusu tarihlerde Oğuz arazilerini ele geçiren Kıpçaklar, Kimekleri itaat altına
almışlardır. Bir kısım Kimek toplulukları İrtiş boylarında kalırken, bir kısmı da
Kıpçaklar ile birlikte Güney Rus steplerine doğru gitmişlerdi. Kimeklerin
yaşadığı bu serüven, Batı Asya Bozkırlarında yaşayan ve Karadeniz’in kuzey
yolunu tutan bozkırlı kavimlerin hemen hepsi için yaşanılması mümkün bir
hadise idi. Burada ki kavimlerin bazılarının yıldızları parlayarak bir üst kimlik
oluşturacak hale gelmesi, daha sonra bu nüfuzlarının azalması ve isimlerinin
buna bağlı olarak daha az zikredilmeye başlaması olağan bir gelişme olarak
kabul edilegelmiştir. Vakti ile Kıpçakların adı Kimek üst kimliği altında anılır
iken kısa bir süre sonra Kıpçak ismi Batı’da Tuna’ya kadar bütün bozkırı
kaplayacaktı. Bu tarihlerden sonra Asya içlerinde kalan Kimekler, askeri
becerileri ile Harzemşahlar ve bölgedeki diğer devletlerin hizmetlerinde
bulunmuşlardır.22 XI. yüzyılda Kimeklerden köle olarak alınan bazı kimselerin
Bağdat Halifesinin hizmetine verildiği bilinmektedir. 23 Yine Gazneli
Mahmud’un nedimi olan Ayaz da Kimek kavminden ileri gelen bir kimse idi.24
XII. yüzyıla gelindiği vakit Kıpçak ve Kimekler ile akraba oldukları kabul
edilen Kanglılar, ortaya çıkarak zamanla yükselmişlerdir. Kimekler daha
sonraları, Karaçay, Malkar, Kumuk, Kırım ve Kazan Türklerinin oluşumlarına
etnik katkıda bulunarak tarihi ödevlerini tamamlamışlardır.
Kimeklerde Sosyal, İktisadi Hayat ve Dini İnançlar
IX. ve X. yüzyıllarda İrtiş boylarında karşımıza çıkan Kimeklerin, gündelik
yaşayışlarına dair bilgileri, bölgeye sıkılıkla seyahatlerde bulunan, Arap ve Fars
yazarların eserlerinde bulabilmek mümkündür.
Kimekler’de de söz konusu çağlarda, bozkır yaşantısına bağlı olarak
göçer yaşam tarzı devam ettirilmekteydi, bununla birlikte, onların bir kısmı
yerleşik yaşam tarzını da benimsemişlerdi. Kaynaklarda adı geçen, Kmekiyye,
Ymekiyye kalpgahından başka, İdrisi, Kimek hakiminin on altı şehrinin
varlığından bahseder. İdrisi’nin kayıtlarına göre, bunlardan bazıları, Astûr,
Nec’a, Bûrâğı, Sisiyen, Manan, Mestnâ, Bencar, Zehlan ve Hanaviş
şehirleridir.25 Kimek şehirleri hakkında ayrıntılı bilgiler veren İdrisi, özellikle
Hakanın oturduğu başkentin zenginliğinden ve halkın saadetinden
bahsetmekte, hakanın sarayları, yüksek binaları ve güzel gezinti yerlerinin
olduğundan söz etmektedir.26
Hayvancılık ve ticaret hayatının oldukça canlı olduğu Kimek
topraklarında koyun yetiştiriciliği önemli bir husus idi. Bunun haricinde Asya
Bozkırlarında hareket kolaylığını getiren en önemli varlıkları olan atları da çok
kıymetliydi. Kumekov, Kimeklerin iktisadi hayatlarına dair verdiği bilgilerde
Onların iki cins atlarının olduğundan söz etmektedir. 27 Kaynaklardaki
ifadelerden ilgi çeken bir husus da Kimek yurdunda devenin bulunamayacağı
olsa bile hemen öleceği hususundaki görüş birliğidir. Gerdizî ve Avfi’nin
vermiş olduğu bilgilere göre, bu iklimde devenin yetişmesi mümkün değildi.28
Canlı bir ticaret hayatının olduğu Kimek yurdunda, özellikle kürk ticareti
ön plandaydı. Kuzeydeki yerleşime kapalı sahalarda bolca bulunan tilki, sincap,
pars, kunduz gibi av hayvanlarının kürkleri ticaret emtialarının başında
geliyordu. Kimeklerin ticaret hayatına dair enteresan bilgiler sunan Avfi’nin şu
kayıtları oldukça ilgi çekicidir: “..ve sağ taraflarında Kimak kavmi vardı bunlar
da üç kabiledir tüccarlar bunların memleketlerine mal götürdükleri zaman dil
ile pazarlık etmezler tüccarlar ile söyleşmezler aksine alışverişleri fiilendir
(sessiz değişimdir) tüccarlar mallarını getirip bir yerde koyarlar yanından
çekilirler onlarda gelirler malın pahasını yanına koyarlar ve giderler.
Tüccarlar mallarının yanlarına dönerler, onların koydukları pahayı
beğenirlerse alırlar. Malı orada bırakır, giderler ve eğer bıraktıkları pahayı
beğenmezlerse almazlar. Malı da pahasını da yerinde koyup gine yanından
çekilirler, onlarda yine gelip görürler ki koydukları pahayı almamışlar ona bir
miktar paha dahi ilave ederler, yine dönerler. Nihayet iki taraftan rıza hasıl
olur. Pazar ederler…”
Kimek inançları arasında İrtiş Irmağının onlar için oldukça kutsal bir yeri
vardı, bu Irmağın kutsiyeti Eski Türk inanç sisteminde büyük yere sahip olan
Yer sublar inanışı ve Kimeklerin ortaya çıkış efsaneleri ile ilgili olmalıdır.29 İrtiş
Irmağı kenarına gelen Şed’in başından geçen olaylar anlatılırken, Kimekler için
Onlar bu suyu ulularlar bu suya taparlar denmektedir.30 Bundan başka, Avfi,
Câmi’ el-Hikâyât adlı eserinde Kimeklerden ateşe ve suya tapan kafirler olarak
bahsetmekte ve onların yılda bir gün oruç tuttuklarını, ölülerini ise yaktıklarını
bildirmektedir.31
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder