12 Aralık 2008 Cuma

GREGORYEN KIPÇAKLAR VE ONİKİ HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ ÜZERİNE

GREGORYEN KIPÇAKLAR VE ONİKİ HAYVANLI
TÜRK TAKVİMİ ÜZERİNE
On Gregorian Qypchaqs and the Turkish Twelve-Year Animal Cycle Calendar
Dr. Gülnisa AYNAKULOVA*
ÖZET
Ermeni harfleriyle yazılmış Kıpçakça metinler XVI-XVII. yüzyıllarda başta Lvov ve Kamenets-Podolsk
olmak üzere Ukrayna’da, Lehistan’da, Romanya, Moldavya, Kırım ve Türkiye’de bir buçuk yüzyıl boyunca
rağbet gören metinlerdi. 1521-1669 yıllarında Ermeni alfabesiyle, fakat Kıpçak dilinde düzenlenmiş ve günümüze
kadar ulaşmış olan 112 yazılı eser yaklaşık 25-30 bin sayfaya ulaşmaktadır. Söz konusu eserler Viyana
Milli Kütüphanesi, Matenadaran Eski Elyazmalar Enstitüsü, Lehistan-Varşova Arşivi vs. gibi Avusturya,
Hollanda, İtalya, Lehistan, Romanya, Rusya, Ukrayna, Ermenistan vs. olmak üzere dünyanın çeşitli ülke
ve kütüphanelerinde muhafaza edilmektedir. Bu makalede, Matenadaran-Mesrop Maştots Adındaki Eski
Elyazmalar Enstitüsü’nde bulunan Kıpçak Ermenileri veya Gregoryen Kıpçaklara ait 12 Hayvanlı Eski Türk
Takvimi ve takvimdeki hayvan adlarının Ermenice tercümesini içeren No: 1232 kayıtlı bir belge ele alınarak
Kırgız, Altay vs. diğer Türklerin takvimleriyle karşılaştırılması yapılmış, bu takvim hakkında kısa bir bilgi
verilmiştir. Makalenin maksadı On iki Hayvanlı Türk Takviminin detaylı incelemesini yapmak değildir. Makalede
Ermeni harfleriyle yazılmış Türkçe metinler, Gregoryen Kıpçaklar ve kültürlerindeki bazı Türklük
unsurları, dil özellikleri hakkında mülahazalar ana konuyu teşkil etmektedir.
Anah­tar Ke­lime­ler
Gregoryen Kıpçaklar, Ermeni Harfleriyle Yazılmış Türkçe Metinler, On iki Hayvanlı Türk Takvimi,
Kırgız Takvimi.
ABSTRACT
During the 16th and 17th century, texts written in Qypchaq language with Armenian letters were visible
in the Ukrainian cities of Lvov and Kamenets-Podolsk, in Poland, Romania, Moldova, Crimea and Anatolia
for one and a half century. 112 manuscripts with approximately 25-30 thousand pages in Qypchaq language
and Armenian alphabet, written between 1521 and 1669, are kept in various libraries throughout the world,
such as the Vienna National Library, Matenaderan Institute of Old Manuscripts, and the State Archives of
Poland, as well as libraries in Austria, Holland, Italy, Romania, Russia, Ukraine and Armenia. In this article,
a document (No.1232) preserved in the Matenaderan Institute of Old Manuscripts (Matenaderan-mesroph
Mastots) concernig the Turkish Twelve-Year Animal Cycle Calendar and containing the Armenian translation
of the animal names is examined, additionally with a comparison of other Turkish Calendars like the Kırghız
and Altay one. The purpose of this paper is not to examine the Turkish Twelve-Year Animal Cycle Calendar
in detail. Turkish documents written in Armenian Alphabet, Gregorian Qypchaqs and some Turkish elements
in their culture, and some language explanations form the main subject of this article.
Key Words
Gregorian Qypchaqs, Turkish documents written in Armenian Alphabet, Turkish Twelve-Year Animal
Cycle Calendar, Kırghız Calendar.
* Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Öğr.Gör. (gulnisa@gazi.edu.tr)

Ermeni harfleriyle yazılmış Kıpçakça metinler XVI-XVII. yüzyıllarda başta Lvov ve Kamenets-Podolsk olmak üzere Ukrayna’da, Lehistan’da, Romanya, Moldavya, Kırım ve Türkiye’de bir buçuk yüzyıl boyunca rağbet gören metinlerdi.
Bu Ermeni Kıpçakçası en çok günümüz Ukrayna topraklarının söz konusu dönemlerde Lehistan devletinin sınırları içinde bulunan kısmında yaygın durumdaydı. Bu durum, adı geçen bölgenin “Ermeni” göçleri için elverişli şartları sunmasından kaynaklanmaktaydı.
Ukrayna’daki “Ermeni” kolonilerinin ahalisi kendilerini Ermeni olarak adlandırıyorlardı, fakat Ermenice bilmiyorlardı. Onlar başlıca olarak Kıpçakça konuşuyorlar, Kıpçakça yazıyorlar ve
Kıpçak dilinde dua ediyorlardı (Psalter 2001: XVII).
Pek çok kaynaklardaki bilgiye göre batı Lehistan’a yapılan Ermeni göçünün ilk dalgası, -yaklaşık 300-400 aile,- XIV. yüzyılda gerçekleşmiş ve bunlar Kırım ve Besarabya’dan gelen Kıpçak
asıllı Ermenilerdi. Daha sonraları, XV. yüzyılın sonunda Osmanlı Türklerinin Kefe şehrini ele geçirmeleri ile birlikte (1475) buraya kolonizasyon akınları da eklenmiştir. Kefe’li “Ermeniler” kütlevi şekilde Kırım, Kefe şehrini terk etmişler ve Ukrayna’nın Podolya ve Galiçia bölgelerinde
yaşayan dindaşlarının yanına göç etmişlerdir.
Günümüzde bu Ermeni kolonistleri artık Türk dilli olmaktan çıkmışlardır; onlar artık diğer yerli ahali gibi Ukraynaca, Rusça ve Lehçe konuşmaktadırlar.
Fakat onların, önceleri nasıl ve hangi dilde konuştuklarını XVI. ve XVII. yüzyıllara ait Türk diliyle fakat Ermeni harfleriyle yazılmış çok sayıdaki belgeler açıkça ortaya koymaktadır.
Söz konusu Gregoryen Kıpçaklar1 kendilerinden sonra zengin bir yazılı miras bırakmışlardır. 1521-1669 yıllarında Ermeni alfabesiyle fakat Kıpçak dilinde düzenlenmiş ve günümüze kadar ulaşmış olan 112 yazılı eser yaklaşık 25-30 bin sayfaya ulaşmaktadır (Psalter, XIX ). Bu
literatürü, başlıca olarak Ermeni-Kıpçak Kanunlar Mecmuası ve Mahkeme Usulü Kanunu’nun zabıtları oluşturmaktadır; fakat bununla birlikte dinî eserlere, vakayinamelere v.s. de rastlanmaktadır (Garkavets 2003: 758; Garkavets 2002: 6).
Bu kolonilerin başka dillerde yazılmış (Ermenice, Latince, Lehçe, Ukraynaca vs.) yazılı mirası 1519’dan 1786’ya kadarki bir tarihî dönemi kapsamaktadır. Sözünü ettiğimiz eserler Viyana Milli
Kütüphanesi, Matenadaran Eski Elyazmalar Enstitüsü, Lehistan-Varşova Arşivi vs. gibi Avusturya, Hollanda, İtalya, Romanya, Rusya, Ukrayna, Ermenistan vs. olmak üzere dünyanın pek çok çeşitli ülke ve kütüphanelerinde muhafaza edilmektedir.
Bu belgeler ve eserlerin arasında, Ermenistan’ın Matenadaran-Mesrop Maştots Adındaki Eski Elyazmalar Enstitüsü’nde bulunan 12 Hayvanlı Eski Türk Takvimi ve takvimdeki hayvan
adlarının Ermenice tercümesini içeren No: 1232 kayıtlı bir belge (Nerses Lambronats’i / Garkavets 2002: 269) dikkatimizi celbetmiştir. Sözünü ettiğimiz belge ile birlikte, Ermeni harfleriyle yazılmış bir tane Türkçe metin daha bulunmaktadır ki, dil uzmanları bu Türkçe’yi
fonetik belirti ve özelliklerine göre Eski Kıpçakça olarak nitelendirmektedirler (Garkavets, 269). Aşağıda bu eski Türk takviminin önce Ermeni Kıpçakçasıyla yazılmış şeklini, hemen yanında -tireden sonra- diğer eski metinlerden elde edilen Kıpçakça karşılığını ve sonra karşılaştırmak
için takvimin Kırgız Türklerinde kullanılan şeklini veriyoruz:
1. siçχn ili - sїçχan yїl “sıçan yılı” Çıçkan cılı
2. ut ili - buγa “boğa”, sїγїr “sığır” Uy
3. p‘ars - bars “bars” Bars
4. t‘uşχan - χoyan, tavşan “tavşan”, Koyon
tavїşχan, tuşχan
5. lu - balїχ “balık”, lu “ejder” Uluu
6. ilan - yїlan “yılan” Cılan
7. At‘ - at “at” Cılkı / At
8. γu - χoy “koyun”, χoçχar “koç” Koy
9. piç - piç “piç”, meymun “maymun” Meçin / Maymıl
10. t‘aχuγu - tavuχ “tavuk” Took
11. it‘ - it “köpek” İt
12. t‘anguz - toηuz “domuz” Doηuz2.
(Kırgız Sovet Entsiklopediyası II, 1977: 545)
Kendi vatanlarından ve soydaşlarından çok uzaklarda; bir taraftan Katolik Lehliler, diğer taraftan Ortodoks Ukrayna vs. tarafından kuşatılmış durumda olan bu Gregoryen Kıpçakların uzun dönem boyunca Hıristiyan kültür daireMillî sinde bulunmalarına rağmen kendi Kıpçak
dilini muhafaza etmeleri ile birlikte Oniki Hayvanlı Türk Takviminin de taraflarınca bilinir, muayyen dönemlerde kullanılmış olduğunu öğrenmek, gerek takvim gerek Türk kültür tarihi bakımındançok önemli bir olaydır. Söz konusu Oniki Hayvanlı Takvim sisteminin menşei hakkında çeşitli faraziyeler ileri sürülmüştür3. Haddi zatında bu mesele hala münakaşa götüren meselelerdendir.
Yalnız, bu konuyla ilgili ne kadar farklı görüşler ileri sürüldüyse de bildiğimiz bir gerçek var ki, çok eski zamanlardan beri Oniki Hayvanlı Takvim sistemini en geniş anlamıyla en çok kullananlar şüphesiz Türkler olmuştur. Osman Turan’ın da belirttiği üzere, türlü coğrafî sahalarda yaşayan ve birçok yabancı medeniyetlerin tesirlerine maruz kalan pek çok Türk halkları, bu takvim sistemini ya bağımsız olarak kullanmışlar, yada yabancı medeniyetler ile gelen takvimlerle mezcetmişlerdir (Turan 1941: 32).
Yukarıda belirttiğimiz Matenadaran-Mesrop Maştots Eski Elyazmalar Enstitüsü’nde bulunan büyük ihtimalle Gregoryen Kıpçakların kullandıkları Oniki Hayvanlı Takvim’deki yıl adlarının sayım düzeni, devre sırası görüldüğü gibi diğer Türklerde kullanılan takvim sisteminin, ez
cümle Kırgızların, Altay Türklerinin vs. kullandıkları devrenin tamamıyla aynı olmasıyla dikkat çekmektedir. – Altaylılarda sadece Domuz yılına Kakay yılı denilmesi haricinde söz konusu takvim ile ilgili aktardıkları tüm bilgiler; takvimdeki yıl adlarının devrî vasıfları, devre sırası, halk arasında muhafaza edilen efsaneler, inançlar, halk tefekkürü diğer Türklerinkinin aynısıdır (Asankanov 2005: 81).
Gerek Orta Asya’da, gerek Kafkasya’da, gerek Anadolu veya Avrupa’nın çeşitli diğer bölgelerinde yaşayan veya yaşamış Türkler arasında benzer halk inançlarının, geleneklerin,
kültür değerlerinin görülmesi tarihî, millî ve kültürel bağımızın açık bir ifadesidir. Yani, bu halkların büyük Türk kültürünün birer parçası olduklarının kesin bir kanıtıdır.
Bu takvimin Türkler arasında tam olarak hangi tarih ve dönemlerden itibaren kullanılmaya başladığını kesin bir şekilde söylemek imkanımız dışındadır.
Bildiğimiz, Türk dilinin en eski belgelerini oluşturan Orhun yazıtlarında zikredilen olaylar sözünü ettiğimiz Oniki Hayvanlı takvim sistemine göre tarihlendirilmiştir (Turan 1941: 55; Orkun
1994: 16).
Kaşgarlı Mahmud’un klasik eserinde de (Divan I, 1998: 344-347) takvim hakkında, söz konusu oniki ayın adlandırılmasıyla ilgili folklorik içerikte olan çok kıymetli bilgiler bulunmaktadır;
Oniki yıllık daimî bir devir oluşturan
bu takvimin her yılı belli bir hayvana
nispet edilmekte ve her yıl mensup
olduğu hayvanın adını almaktadır. Halk
inançlarına göre devreyi oluşturan hayvanlardan
her biri, devrede iken mensup
oldukları yılları etkileyebilmekte,
yılın mukadderatını değiştirebilmektedir.
Oniki Hayvanlı daimî bir devir sona
erince, bu devir tekrar baştan alınmakta
ve hesaba devam edilmektedir. Kırgız
Türkleri söz konusu Oniki Hayvanlı takvim
sistemine göre bir olayın; zafer, toy
veya herhangi bir şölenin, bir insanın
doğum yılı, yaşı veya ölüm tarihini vs.
hesaplama yöntemine Cıl Sürüü (=yıl
sürmek, yıl hesaplamak) demektedirler
(Kırgız Sovet Entsiklopediyası II, 1977:
545-546). Cıl Sürüü Kırgız Türklerinde
VI-VIII. yüzyıllardan beri devamlı
olarak kullanılmakta olan bir takvim
veya zaman hesaplama yöntemidir. Bazı
Kırgız bilim adamlarına göre (Kırbaşev
1999: 215) Tan İmparatorluğu devrinde
yazılmış bazı kitaplardaki bilgilerden
Kırgızların yaklaşık 581-618 yıllarından
itibaren Nevruz’u kutlamaya başladıkları
görülmektedir. Söz konusu takvime
göre Kırgızlar diğer Türklerde olduğu
gibi yeni yılın başlangıcı/ilk günü olarak
bahar mevsiminin gece ve gündüzünün
eşit olduğu günü 21 Mart’ı biliyorlardı.
Günümüzde kullandığımız Miladî takvim
hayatımızda ne kadar önem taşıyorsa,
eskiden Cıl Sürüü de bir Türk için
aynı derecede önem taşımaktaydı. Cıl
Sürüü’de insan ömrü Miladî Takvime
göre hesaplandığında bir sene fazladan
eklenerek hesaplanmaktadır. Mesela bir
insan, bu takvime göre 1906=At yılında
doğduysa 1966 yılında (60 değil) 61 yaşta
olur. Bu adam 5 müçöl sayılır. Her
12 yıllık bir devre bir müçölü oluşturur.
Yalnız müçöl sayımı 13 yaştan itibaren
başlatılmaktadır. Sancıra (=Şecere)
uzmanlarının (Sancıraçı4) (Soltonoyev
1991: 590; Talıp Moldo 1991: 535) ve
yaşlı Kırgız aksakallarının anlattıklarına
göre, Kırgız Türkleri bir insanın
anasının karnında geçirdiği 9 ayı da bir
sene olarak kabul ederler ve bunu ilk 12
yıla ekleyerek (12+1=13) bir müçöl kabul
ederlermiş. Dolayısıyla 25 iki müçöl, 37
üç müçöl, 49 dört müçöl, 61 beş müçöl,
73 altı müçöl, 85 yedi müçöl, 97 de sekiz
müçöl olur. Bu sebepten ötürü Orta Asya
Türklerinde bir insan ölünce gerçek yaşına
bir yılı fazladan ekleyerek toprağa
verme geleneği mevcuttur. Günümüzde
kullanmakta olduğumuz Miladî takvim
Orta Asya’da Rusların bölgeye hakim olmasıyla
birlikte yayılmaya başlamıştır.
Rus okuluna gitmemiş veya hiç eğitim
görmemiş yaşlı Kırgız, Kazak vs. Türkleri
Orus Esebi (=Rus hesabı yani Rus
takvimi) olarak gördükleri bu Miladî
takvimi bilmezler ve hali hazır da hesaplarını
Cıl Sürüü’ye yani Oniki Hayvanlı
Takvime göre yaparlar; Benim babam
1932=Maymun yılı doğumludur. Büyük
annem Cumagül Rus okuluna gitmemiştir.
Fakat zamanında yerli molladan
Arapça okuma yazma öğrenmiş ve oturdukları
köyde Kuran okumasını bilen,
eğitimli, saygıdeğer bir hanım olarak
bilinirmiş. O zamanlarda Orta Asya’da,
özellikle köy kesiminde şimdiki gibi çocuk
doğunca hemen doğum kağıdı alma/
verme imkanları yoktur. Genel olarak
böyle bir anlayış, yani çocuk dünyaya
gelince hemen kayda geçirme, ilgili makama
giderek belge alma, belge isteme
gibi bir alışkanlık henüz halk arasında
oturmamıştır. Ancak, 1939 yılında oğlu
7 yaşını doldurunca, ilkokulda kayıt yaptırmak
için doğum kağıdına ihtiyaç duyulmuş
ve büyük annem gereken belgeyi
almak üzere oturdukları köyün bağlı
olduğu köy muhtarlığına gitmiştir. Köy
muhtarlığının ilgili memuru da bir Rus
bayanmış. Büyük anneme gereken belgeyi
hazırlamak için çocuğunun doğum
tarihini sorunca, büyük annem: “Oğlum,
Maymun yılında, Çın Kuran ayının
onbeşinci gününde, büyük göç sırasında
doğdu” diye cevap vermiş. Kırgızların
Oniki Hayvanlı Takvim sisteminden
haberi olmayan, farklı bir kültür
mensubu olan Rus memuru doğal olarak
şaşa kalmış. Hatta kızmış; bu cahil Kırgız
benden ne istiyor? Ne maymunu? Ne
kuranı? Yoksa benimle dalga mı geçiyor
…” diye. Her neyse, durum muhtarlıkta
çalışan diğer memurlar tarafından anlaşılır
hale getirilmiş. Nasıl hesapladılarsa,
büyük anneme oğlunun 15 Haziran
1932 yılında doğduğuna dair (aslında ay
ve gün hesabında hatalar içeren) bir doğum
kağıdı hazırlamışlar ve evine yollamışlar.
Rahmetli büyük annem ona “cahil”
demelerine çok alınmış, çok kızmış.
“Asıl siz cahilsiniz” diyerek ömrünün sonuna
kadar bu hakareti unutmamıştır.
Ama yine de bu Miladî Takvimi bir türlü
öğrenememiştir…
Büyük annemin Çın Kuran ayının
onbeşinci günü dediği ay ve gün, Miladî
takvime göre herhalde 4-5 Mayısa
denk gelse gerektir. Yani havaların ısındığı,
otların yeşerdiği ve Türklerin yazı
geçirmek üzere yüksek yaylalara göçe
hazırlandıkları veya göç ettikleri bir dönemdir.
Buradaki Çın Kuran ay adının
Müslümanların mukaddes kitabı olan
Kuranü’l-Kerim ile hiçbir ilgisi yoktur.
Kırgızca’da kuran kelimesinin başka bir
anlamı daha vardır; kuran Kırgızca’da
erkek karaca demektir (Yudahin I, 1965:
448). Esasen, Oniki Hayvanlı Kırgız takviminde
kullanılan ay adlarının yarısından
fazlası da hayvan adlarını taşımaktadır.
Sancıraçıların sunduğu bilgilerden
söz konusu ay adları, ayların başlangıç
ve son gün/tarihleri, bunların özellikleri,
neden bu şekilde adlandırıldıkları hakkında
detaylı bilgiler edinmek mümkündür.
Mesela B. Soltonoyev Çın Kuran
(Çın=gerçek, doğru; Kuran=Karaca) ve
Calğan Kuran (Calğan=Yalan) ayları
için şöyle açıklamalarda bulunmaktadır:
Kırgızlar erkek karacaya kuran derler.
Karaca Toğuzdun Ayı’nda yetişkin hale
gelir, Calğan Kuranda hamile kalır. Bu
ayda hayvanın hamile veya kısır olup olmadığı
belli/kesin değildir; tartışmalıdır,
yalandır. Bundan dolayı adı geçen aya
Calğan Kuran denilir. Çın Kuran ayında
hayvanın hamile olduğu belirgin duruma
gelir. Bu ayda hamile olduğu için
söz konusu aya Çın Kuran yani Gerçek
Kuran denilir…vs. (Soltonoyev, 586-87).
Ayların genel olarak her Miladî ayın 21
veya 22’sinde başlaması dikkat çekicidir
(Baykara 2001: 35)5. Bunlar:
Miladî Takvime göre
ayların başlangıç
Kırgızca ay adları tarihleri
1. Calğan Kuran 21. Mart-20 Nisan
(Kuran=Erkek Karaca)
2. Çın Kuran 21 Nisan-22 Mayıs
3. Buğu (=Geyik) 23 Mayıs-22 Haziran
4. Kulca (=Dağ Koçu) 23 Haziran-22 Temmuz
5. Teke (Teke, erkek keçi) 23 Temmuz-22 Ağustos
6. Baş Oona 23 Ağustos-22 Eylül
(Oona=Sayga, bozkır antilopu)
7. Ayak Oona 23 Eylül-21 Ekim
8. Toğuzdun Ayı 22 Ekim-20 Kasım
9. Cetinin Ayı 21 Kasım-20 Aralık
10. Beştin Ayı 21 Aralık-19 Ocak
11. Üçtün Ayı 20 Ocak-20 Şubat
12. Birdin Ayı 21 Şubat-20 Mart
Yani, bu bilgilerden sonra şöyle diyebiliriz
ki, Oniki Hayvanlı Takvim sistemi
her şeyden önce bir halkın, sosyal-ekonomik
faaliyet sürecinde elde ettiği pratik
gözlemlerinin bir sonucudur. İnsanların,
içinde bulunduğu çevre, yaşadığı zaman
hakkında edindikleri coğrafik, ekonomik,
kozmolojik, kozmogonik vs. diğer
ampirik bilgilerine dayanarak ortaya
koydukları bir tecrübe/hayat mahsulüdür;
bu bir halk bilgeliğinin mahsulüdür.
Genel olarak Kırgızlar ve diğer Orta
Asya Türkleri hayvancılık ekonomisine
dayalı bir hayat sürdükleri için, başka
halklara nazaran konar-göçerliği daha
uzun yaşadıkları ve hayvancılık onların
en önemli geçim kaynağını oluşturduğu
için Türklerin yaşamında hayvanların
çok önemli bir yeri vardır. Bir Türkün
meydana getirdiği maddi ve manevi kültürün
her türlü cephesine hayvancılık
esasları damgasını vurmuştur; maddi ve
manevi kültürün her alanında bunların
izlerine, alamet ve işaretlerine rastlanmaktadır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz
Podolya, Galiçya, Moldavya, Vlahya vs.
gibi Doğu Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde
yaşayan Ermeni Kıpçakları söz konusu
bölgelerde yerleştikten sonra uzun bir
süre kendi kültürlerini, milli özgünlüğünü
ve dilini korumuşlardır. Anlaşılan,
onlar bu bölgelere, yaşadıkları eski ülke
ve topraklarından kendi elyazma kültürü,
kendi kitapları, el işleri, süs, ziynet
eşyaları vs. ile birlikte, vaktiyle Ermeni/
Gregoryen mezhebini kabul etmiş ve
artık bu Ermeni-Kıpçak toplumunun
ayrılmaz ve önemli bir kısmını oluşturan
Kıpçak Türklerinin=Gregoryen Kıpçakların,
Gregoryen mezhebine intisap
etmeden önceki kültür yadigarlarını da
beraberinde getirmişlerdir. Üstelik bu
eserleri dikkat ve ihtimamla muhafaza
ederek nesilden nesle aktarmışlardır.
Bu bağlamda, Oniki Hayvanlı Türk
Takvimi’nin dünyanın çeşitli ülke ve
kütüphanelerinde muhafaza edilmekte
olan Gregoryen Kıpçaklara ait pek
çok belge ve eserlerin arasında, üstelik
Ermenistan’ın Matenadaran-Mesrop
Maştots Eski Elyazmalar Enstitüsü’nde
bulunmasının tespiti şu bakımdan çok
önemlidir ki; Doğu Avrupa’nın çeşitli
bölgelerinde koloniler meydana getirmiş
olan Ermeni Kıpçaklar üzerinde araştırmalar
yapmış, konuyla ilgili olarak eserler
meydana getirmiş pek çok yabancı,
özellikle Ermeni asıllı araştırmacılar ve
bilim adamları söz konusu “Ermeniler”in
menşeindeki Türk etnik unsurunu tamamıyla
gözden kaçırarak/silerek olaya
tek taraflı açıdan yaklaşmakta ve tek
taraflı değerlendirmeler yapmaktadırlar.
Söz konusu çalışmalarda, XVI-XVII.
yüzyıllarda anılan topluluk tarafından
ortaya konmuş kültürel değerler, Ermeni
harfleriyle ama Kıpçakça/Türkçe
yazılmış metinler tamamıyla Ermenilere
münhasıran bir tarihsel olay olarak,
Ermeni tarihi ve kültürünün bir uzantısı,
Ermeni kültürü ve edebiyatının mahsulü
olarak gösterilmektedir. Mesela bu
konu üzerinde yaptığı pek çok araştırma
ve eserleriyle tanınan Ermeni tarihçisi
V. R. Grigoryan’ın şu sözleri: “Ermeniler,
kendi dillerini unuttukları zaman
bile Ermeni harflerini unutmamışlardır;
Podolya Ermenileri Ermeni harfleriyle
ama Kıpçakça ve Lehçe olmak üzere
yabancı dillerde yazmaya devam etmişlerdir”
(Grigoryan 1980: 236) gibi sözleri
pek yaygın ve oturmuş ibarelerdendir.
Halbuki V. R. Grigoryan’ın kendisinin
de başka bir eserinde ifade ettiği gibi “bu
metinlerin sadece cüzi bir kısmı Ermeni
dilinde yazılmış, diğer azami bölümü de
Kıpçakça ve (sonra G.A.) Lehçe ama Ermeni
harfleriyle yazılmıştır” (Grigoryan
1964: 278). Bu eserlerde Ermeni halkıyla
Lehistan, Ukrayna, Romanya, Rusya
vs. halkları arasındaki eski ve derin
dostluklardan vs. söz edilmekte ama metinlerin
yazıldığı dilin etnik taşıyıcıları
olan Türkler, söz konusu “Ermenilerin”
uzaktaki vatanlarını boyunduruğu altında
bulunduran barbar işgalciler olarak
gösterilmektedir (Grigoryan 1980: 6).
Halbuki, tarihsel koşulların zoru altında
Doğu Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde
kendileri için yeni bir yurt edinmiş
olan bu Gregoryen Kıpçaklar zamanla
din/mezhep birliğinden hareketle Ermenileşmişler
ama yine de kendi dillerini
unutmamışlardır. Töre Bitigi gibi
bazı metinler, metinlerde rastladığımız
bir takım kültürel veriler, bazı gelenek
ve göreneklerin kalıntıları, yukarıda da
görüldüğü gibi Gregoryenlik’ten önceki
bazı milli inanç ve tefekkürlerin muhafazası,
bu Kıpçak asıllı Ermenilerin, intisap
ettikleri Ermeni kültürünün içinde
Türk kültürünün en güzel örneklerini de
yaşattıklarını göstermektedir. Bundan
dolayı Podolya, Galiçya, Moldavya, Vlahya
vs. gibi Doğu Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde
yaşamış ve faaliyet göstermiş
Ermeni Kıpçak toplumunun önemli bir
kısmını Gregoryen Kıpçakların oluşturduğu
kanaatindeyiz. Bu Gregoryen Kıpçaklar
diğer Ermeni grupları ve mensup
oldukları Ermeni kültürüyle kaynaşarak
bildiğimiz Ermeni harfleriyle yazılmış
Türkçe metinlerin meydana getirilmesinde
belli bir katkıda bulunmuşlardır.
Ermeni Kıpçaklarının dili veya
“Ermeni-Kıpçak Kanunlar Mecmuası”,
“Mahkeme Usulü Kanunu”, mahkeme
zabıtları, dini kitapların vs. yazıldığı dil
üzerinde duracak olursak; dil uzmanları
bu Ermeni Kıpçak dilinin, menşe bakımından
Kırım muhitinin Kıpçak-Kuman
dillerinden birini teşkil ettiğini, yapı
özellikleri bakımından da Karaimce’nin
Trakay ağzına, Kumanca’ya, Kıpçak-
Urum ağzına ve Kırım Tatarcasının dağlık
bölgesi ağızlarına benzediğini belirtmektedirler
(Garakavets, Sapargaliyev
2003: 767). Ayrıca, eğer Mısır Memlüklerinin,
Altın Orda ve Harezm ahalisinin
yazılı eserlerinde bulunan sonraki dönem
Oğuzca ve Arapça-Farsça katmanlar
dikkate alınmazsa, bu Kıpçakça’nın
sözünü ettiğimiz eserlerin diline son derece
benzerlik gösterdiği de belirtilmektedir
(Garkavets 1979: 5). XVI.-XVII.
yüzyıllarda başta Kamenets-Podolsk ve
Lvov’da olmak üzere, ama aynı zamanda
Ukrayna, Lehistan, Moldavya, Vlahya
ve Küçük Asya’daki “Ermeni” koloni
temsilcileri tarafından tanzim edilmiş bu
eserlerin dili, yukarıda belirtilen sebeplerden
dolayı bilimsel tanımlamada Kıpçak
dili olarak belirtilmektedir (Garkavets
1978: 114). Ayrıca, Ermeni yazısıyla
yazılmış, iş hayatı ile ilgili, dinî hayatla
ilgili, eğitim hayatı ile ilgili eserlerin dili
olarak bilinen bu dil, bilimsel olarak,
Ermeni alfabeleriyle yazılmış eserlerde
muhafaza edilen Ermenilerin muayyen
grubuna özgü bir dil olarak da nitelendirilmektedir
(Garakavets, Sapargaliyev,
767). Dil ve konu mütehassıslarının
fikrine göre, Kanunlar Mecmuası’nda ve
ilk başta Kıpçak dilinde tanzim edilmiş
1523-1594 Mahkeme Usulü Kanunu’nda
kullanılan, derin bir şekilde hazırlanmış
Kıpçakça özel terminoloji, Göktürk, Gök
Tanrı, dönemine kadar giden Kıpçak
hukuk geleneklerinin sürekliliğini ortaya
koymaktadır. Yalnız, XVII. yüzyılın
ikinci yarısında özellikle Lvov ve Kamenets
Ermenilerinin Roma-Katolik Kilisesi
ile birlikteliği kabul etmeleriyle bu
tür çalışmalar güncelliğini kaybetmiş ve
“Ermeni” kolonilerinde Leh dili hakim
olmaya başlamıştır.
Kırgız Türkleri tarafından kullanılan
Oniki Hayvanlı Takvim Sistemi veya
Cıl Sürüü’ye göre zaman hesaplama
yöntemi:
1 Çıçkan (Sıçan) 1900 1912 1924 1936 1948 1960 1972 1984 1996 2008 2020
2 Uy (Boğa, Sığır) 1901 1913 1925 1937 1949 1961 1973 1985 1997 2009 2021
3 Bars (Bars) 1902 1914 1926 1938 1950 1962 1974 1986 1998 2010 2022
4 Koyon (Tavşan) 1903 1915 1927 1939 1951 1963 1975 1987 1999 2011 2023
5 Uluu (Ejder) 1904 1916 1928 1940 1952 1964 1976 1988 2000 2012 2024
6 Cılan (Yılan) 1905 1917 1929 1941 1953 1965 1977 1989 2001 2013 2025
7 Cılkı/At (At) 1906 1918 1930 1942 1954 1966 1978 1990 2002 2014 2026
8 Koy (Koyun) 1907 1919 1931 1943 1955 1967 1979 1991 2003 2015 2027
9 Meçin/Maymıl (Maymun) 1908 1920 1932 1944 1956 1968 1980 1992 2004 2016 2028
10 Took (Tavuk) 1909 1921 1933 1945 1957 1969 1981 1993 2005 2017 2029
11 İt (Köpek) 1910 1922 1934 1946 1958 1970 1982 1994 2006 2018 2030
12 Doηuz (Domuz) 1911 1923 1935 1947 1959 1971 1983 1995 2007 2019 2031
1 Çıçkan (Sıçan) 1900 1912 1924 1936 1948 1960 1972 1984 1996 2008 2020
2 Uy (Boğa, Sığır) 1901 1913 1925 1937 1949 1961 1973 1985 1997 2009 2021
3 Bars (Bars) 1902 1914 1926 1938 1950 1962 1974 1986 1998 2010 2022
4 Koyon (Tavşan) 1903 1915 1927 1939 1951 1963 1975 1987 1999 2011 2023
5 Uluu (Ejder) 1904 1916 1928 1940 1952 1964 1976 1988 2000 2012 2024
6 Cılan (Yılan) 1905 1917 1929 1941 1953 1965 1977 1989 2001 2013 2025
7 Cılkı/At (At) 1906 1918 1930 1942 1954 1966 1978 1990 2002 2014 2026
8 Koy (Koyun) 1907 1919 1931 1943 1955 1967 1979 1991 2003 2015 2027
9 Meçin/Maymıl (Maymun) 1908 1920 1932 1944 1956 1968 1980 1992 2004 2016 2028
10 Took (Tavuk) 1909 1921 1933 1945 1957 1969 1981 1993 2005 2017 2029
11 İt (Köpek) 1910 1922 1934 1946 1958 1970 1982 1994 2006 2018 2030
12 Doηuz (Domuz) 1911 1923 1935 1947 1959 1971 1983 1995 2007 2019 2031
NOTLAR
1 Bilindiği gibi Kıpçaklar, XI. yüzyılda Orta Asya’dan
Doğu Avrupa’ya göç etmiş Türk boylarının ana çekirdeğini
oluşturmaktaydı. Kıpçaklar Doğu’da; Orta Asya Kıpçak
Bozkırlarında yaşadıkları gibi Batı’da da Karadeniz Bozkırları,
Kırım ve Balkan Yarımadasının bir kısmında geniş
toprakları işgal etmiş durumdaydı. Gregoryen Kıpçakların
menşei üzerine ileri sürülen görüş ve fikirler için bakınız;
Reşat GENÇ, Gülnisa AYNAKULOVA, Türk (Kıpçak) Asıllı
Ermeniler Üzerine, Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi
BAL-TAM TÜRKLÜK BİLGİSİ 3, Eylül, 2005, Prizren;
Reşat GENÇ, Gülnisa AYNAKULOVA, A. N. Garkavets,G.
Sapargaliyev, TÖRE BİTİĞİ. Kıpçaksko-Polskaya Versiya
Armyanskogo Sudebnika i Armyano-Kıpçakskiy Protsessualnıy
Kodeks. Lvov, Kamenets-Podolskiy, 1519-1594. Almatı,
“Deşt-i Kıpçak”, “Baur”, 2003, 792 s., BELLETEN, Cilt:
70; Sayı 257, 2006; www.Nevzat ÖZKAN, Ermeni Harfleriyle
Türkçe Metinler Üzerine Türkiye Ermenileri
2 Makale sonunda Kırgız Türkleri tarafından kullanılan
Oniki Hayvanlı takvim sistemi veya Cıl Sürüü’ye göre
zaman hesaplama yöntemi bir tabloda sunulmuştur.
3 Bu konu için bakınız: O. Turan, Oniki Hayvanlı Türk
Takvimi, İstanbul, 1941; İ. V. Zaharova, DvenadtsatiletniyJivotnıy
Tsikl u Narodov Tsentralnoy Azii, Alma-Ata, 1960; M.
İskakov, Halık Kalendarı, Alma-Ata, 1963, … vs.
4 Sancıraçı; Kırgız boy ve uruklarının, ayrıca bazı şahısların
şeceresini çok iyi bilen bilgiçler (Yudahin II, 1985:
134)
5 Günümüzde, genel olarak Kırgız takvimindeki aylar
biraz kaymış, günümüzdeki gibi Miladi takvime uymuş durumdadır.
Bunun hakkında daha geniş bilgiler almak için bakınız;
T. Baykara, Türk Takvimi=Oniki Hayvanlı Türk Takvimi
ve Yılın Başlangıcı, Türk Dünyasında Nevruz, Dördüncü
Uluslararası Bilgi şöleni, 21-23 Mart, Sivas, 2001.
KAYNAKLAR
1. Armenian-Qypchaq Psalter Written by Deacon
Lussig from Lvıv 1575-1580 (2001) Edited by
Alexander Garkavets, Eduard Khurshudian “Deshti
Qypchaq”, Almatı.
2. Asankanov A. A. (2005) Narodnıy Kalendar
Kırgızov-Kak Çast Tyurkskoy Tsivilizatsii (Na
Primere Sravnitelno-Sopostavitelnogo Analiza u
Kırgızov i Altaytsev), Türk Tsivilizatsiyasının Düynölük
Tsivilizatsiyalar İçindegi Ordu, 4-5 Oktyabr,
Bişkek.
3. Atalay B. (1998) Divanü Lûgati’t-Türk Tercümesi,
I. Cilt, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
4. Baykara T. (2001) Türk Takvimi=Oniki
Hayvanlı Türk Takvimi ve Yılın Başlangıcı, Türk
Dünyasında Nevruz, Dördüncü Uluslararası Bilgi
şöleni, 21–23 Mart, Sivas.
5. Garkavets A.N., Kıpçakoyazıçnıye Armyane
i Kıpçakskoye Armyanopismennoye Naslediye XVIXVII
Vekov/ Garkavets A.N., Sapargaliyev G. (2003)
Töre Bitiği. Kıpçaksko-Polskaya Versiya Armyanskogo
Sudebnika İ Armyano-Kıpçakskiy Protsessualnıy
Kodeks, Lvov, Kamenets-Podolskiy, 1519-1594,
“Deşt-i Kıpçak”, “Baur”, Almatı.
6. Garkavets A.N. (1987) Kıpçakskiye Yazıki:
Kumanskiy i Armyano-Kıpçakskiy, “Nauka”, Alma-
Ata.
7. Garkavets A. N. (2002) Kıpçakskoye Pismennoye
Naslediye I, Katalog i Tekstı Pamyatnikov
Armyanskim Pismom, İzdatelstvo “Deşt-i-Kıpçak”,
Almatı.
8. Garkavets A.N. (1979) Konvergentsiya Armyano-
Kıpçakskogo Yazıka k Slavyanskim v XVI-XVII
vekov, İzdatelstvo “Nauka-Dumka”, Kiyev.
9. Garkavets A.N., Zagadoçnıye Ukrainskiye
Armyane, Kotorıye Govorili, Pisali, Molilis po Kıpçakski
i 400 Let Nazad Napeçatali Pervuyu v Mire
Kıpçakskuyu Knigu/ Garkavets A.N. (2002) Kıpçakskoye
Pismennoye Naslediye, I. Katalog İ Tekstı
Pamyatnikov Armyanskim Pismom, “Deşt-i Kıpçak”,
Almatı.
10. Garkavets A.N., Sapargaliyev G. (2003)
Töre Bitiği. Kıpçaksko-Polskaya Versiya Armyanskogo
Sudebnika i Armyano-Kıpçakskiy Protsessualnıy
Kodeks, Lvov, Kamenets-Podolskiy, 1519-1594.
İzdatelstvo “Deşt-i Kıpçak”, “Baur”, Almatı.
11. Grigoryan V. R. (1980) İstoriya Armyanskih
Koloniy Ukrainı i Polşi (Armyane v Podoliyi),
İzdatelstvo AN Armyanskoy SSR, Erevan.
12. Grigoryan V. R., Ob Aktovıh Knigah Armyanskogo
Suda g. Kamenets-Podolska (XVI-XVII vv.)
// Vostoçnıye İstoçniki Po İstoriyi Narodov Yugo-
Vostoçnoy İ Tsentralnoy Yevropı I, (1964) Pod Red.
A. S. Tveritinovoy, İzdatelstvo “Nauka” Moskva.
13. İskakov M. (1963) Halık Kalendarı, Alma-
Ata.
14. Kapral M., Pravovoye Ustroystvo Armyanskoy
Obşinı Lvova v XIV-XVIII vv. Obzor Dokumentov
/ Garkavets A.N., Sapargaliyev G. (2003) Töre Bitiği.
Kıpçaksko-Polskaya Versiya Armyanskogo Sudebnika
İ Armyano-Kıpçakskiy Protsessualnıy Kodeks.
Lvov, Kamenets-Podolskiy, 1519-1594. “Deşt-i Kıpçak”,
“Baur”, Almatı.
15. Kırbaşev K. (1999) Nevruz ve Yılname,
Türk Dünyasında Nevruz, Üçüncü Uluslararası Bilgi
Şöleni,18-20 Mart, Elazığ.
16. Kırgız Sovet Entsiklopediyası, II (1977)
Baş Red.: Oruzbayeva B. Ö., Frunze.
17. Nerses Lambronats’i. Meknut’yun (Tolkovaniye),
1620g. Spisok nazvaniy let 12-letnego jivotnogo
tsikla // Garkavets A.N. (2002) Kıpçakskoye Pismennoye
Naslediye, I, Katalog İ Tekstı Pamyatnikov
Armyanskim Pismom, “Deşt-i-Kıpçak”, Almatı.
18. Orkun H. N. (1994) Eski Türk Yazıtları,
Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
19. Soltonoyev B. (1991) Kırgızda Cıl Esebi,
Ay Esebi. Cıl / Kırgızdar I, Tüzgön K. Cusupov, “Kırgızstan”,
Bişkek.
20. Talıp Moldo (1991) Cıl Cana Ay Attarı /
Kırgızdar II, Tüzgön K. Cusupov, “Kırgızstan”, Bişkek.
21. Turan O. (1941) Oniki Hayvanlı Türk Takvimi,
İstanbul.
22. Yudahin K. K. (1965) Kirgizsko-Russkiy
Slovar I-II, İzdatelstvo “Sovetskaya Entsiklopediya”,
Moskva .
23. Zaharova İ. V. (1960) Dvenadtsatiletniy Jivotnıy
Tsikl u Narodov Tsentralnoy Azii, Alma-Ata.
24. www. Özkan Nevzat, Ermeni Harfleriyle Türkçe
Metinler Üzerine / Türkiye Ermenileri.